Kategori
Hep söylerim ve bu söylediğime gerçekten de inanırım; “insanım, insanca olan hiçbir şey bana yabancı değildir!”
Homo sum; humani nihil a me alienum puto!
Terentius’un bu sözü bizim koca sakallı Karl Marx’ın da en çok sevdiği özdeyişlerden biriydi.
Kitabı, artık hiçbir aradığımı bulmama izin vermeyecek kadar karışmış kitaplığımda bulamadığım için kontrol edemedim, hafızam “1844 El Yazmaları’nda okumuştun” diyor. Devamı
Dünyanın en kararlı âşığı Nigel’ı kaybettik. Bu kaybın arkasından gazetelere ölüm ilanları verilmedi, dini tören düzenlenmedi.
Nigel bir kuştu çünkü.
Yeni Zelanda açıklarındaki Mana Adası yetkilileri, adaya değişik kuş türlerini çekebilmek için (bu tür yetkililer de varmış demek ki, bunu da duyduğuma mutlu oldum) değişik yerlere kuş heykelleri yerleştirmişti. Devamı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile eşi Dilek Hanım geçenlerde bir youtube kanalına konuk oldular.
Memleketimizde artık böyle bir gerçek var: Birçok youtube kanalı, geleneksel televizyon kanallarından daha çok izleniyor. Onun için de bir kanala çıkmak için bin dereden su getirilse nazlanan politikacılar, çok izlenen youtube kanallarına çıkmaya can atıyorlar.
İmamoğlu çiftinin katıldığı programın adı Katarsis. Devamı
Cennet vatanımızda 5 milyon 192 bin 825 kişinin tek kişilik hanelerde yaşadığını TÜİK’in geçen hafta açıkladığı nüfus istatistiklerinden öğrendim.
Bu sayıya evlerinde sadece çocuklarıyla birlikte yaşayan 2 milyon 164 bin 825 anneyi ve 629 bin 921 babayı ekleyerek “memleketimizde 8 milyon yalnız kalp” var diyebiliriz.
Ve değerli okuyucular şunu da artık söylemek zorundayım ki bu, “yaşasın ülkemizdeki özgür ruhların sayısı artıyor” diye sevinebileceğimiz bir tablo da değil. Devamı
Çocukken rahmetli dedem bizi “komünizme karşı uyarmak için” camide duyduğu hikayeleri anlatırdı.
Bunların en yaygın bilineni sanırım meşhur kasket hikâyesidir, memleket insanımızın hayal gücünün nerelere kadar varabileceğini gösteren bir palavra.
Bir de komünist devletlerde devlet büyükleri geçeceği zaman bütün yollar kapatılıyormuş, insanlar bazen saatlerce büyüklerin geçip gitmesini bekliyorlarmış filan. Devamı
Yıllar geçtikçe huysuzlaşmaya başladığım ile ilgili eleştirileri daha çok duyar oldum.
Aslında huysuzlaştığım filan yok.
Tam tersine, geçen yıllar bana yeni yeni huylar kazandırıyor. Doğrusunu isterseniz bu yeni huylarımın bazılarını da çok beğeniyorum.
Galiba eskiden daha huysuzmuşum. Yani huylarımın sayısı daha azmış. Devamı
Yıllar yıllar önce bir güzellik yarışmasında “jüri üyesi” iken, ön elemeye katılan genç kızların hemen hepsinin, “en son okuduğunuz roman” sorusunu “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” diye yanıtladıklarını fark etmiştim.
Biraz kurcalayınca aslında romanı okumadıkları gibi yazarının adını çıkarmakta zorlananlar olduğunu da görmüştüm.
Bunu romanın adı hoşlarına gittiği için mi söylüyorlardı yoksa o yıllarda yaşları 18 – 21 civarında olan bir grup genç kadın için “entelektüel” görünmenin şartlarından biri böyle afili isimleri olan kitaplardan söz etmek miydi, bilemiyorum. Devamı
Montaigne, üç beş satır sonra sizlerle de paylaşacağım sözü söylerken günün birinde insanların ceplerinde telefon taşıyacağını bilmiyordu.
Laf aramızda kendimi dünyanın en önemli insanlarından biri zannettiğim ilk gençlik yıllarımda bunu ben de bilmiyordum.
Yani telefonu cebimde taşıyacağımı! Devamı
Bunun ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama haberiniz ve müjdeler olsun ki Venüs – Akrep Transiti geride kaldı. Sizler 29 Aralık gecesi Süper Kupa maçı ertelenecek mi, oynanacak mı heyecanını yaşarken, ben, Akrep’in, Venüs’ün önünden çekilip gitmesini kutluyordum.
Bu öyle hafife alınacak bir astronomik olay değil arkadaşlar.
Astrolog Seyran Ataklı’nın olay yerinden bildirdiğine göre bu transit durumu “sabit burçları” çok zorladı. Devamı