TERÖR ile mücadelede polisin özel harekât timlerinin de kullanılması Silvan’daki saldırıdan sonra gündeme geldi.
Ancak dün Sabah’ta yayımlanan bir haber bu konu ile ilgili çalışmanın daha eskiye dayandığını ve bununla ilgili bir çalışma raporunun 2005 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulduğunu anlatıyordu.
Demek ki altı yıldır Başbakan’ın önünde böyle bir çalışma var ve son kararı vermek için bu kadar süre beklemek gerekmiş!
Başbakan’ın bu işi savsakladığını ve son saldırıdan sonra hatırladığını iddia edecek değilim.
Ama bu kadar süre beklenmiş olması, Başbakan’ın da bu konuda bazı tereddütleri olduğunu düşündürdü bana.
Zaten söz konusu raporda da özel harekât timlerinin geçmişteki bazı uygulamalarının ve hukuk dışına çıkan personelin yol açtığı sorunlara vurgu yapıldığı belirtiliyor.
Haksız bir endişe değil. Geçmişte JİTEM ve Özel Harekât Birliklerinin uygulamalarının, kolayca hukuk dışına sapabilecek bir düzene sahip olmalarının yol açtığı sorunları hâlâ çözebilmiş değiliz.
Yeni düzende hudut birliklerine istihbarat toplama görevi verilmemesi, bu birliklerin sadece sınırlardan sızmalara karşı kullanılması bu konuda önemli bir adım sayılabilir.
Bütün sorun, bu birliklerde görev alacak asker ve polislerin hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı kavramlarını içselleştirebilecekleri bir eğitime tabi tutulmaları ile ilgilidir, bunu unutmayalım.
Ve bu sadece terör ile mücadelede değil, tüm asayiş hizmetlerinde gözetilmesi gereken bir öncelik olmalıdır.
Savcılık şike davasını hızla açabilir
FUTBOL Federas-yonu’nun liglerin başlamasını ertelemesi doğru bir karar.
Zaten bizim gibi ağustos ayının çok sıcak geçtiği ülkelerin hiçbirinde ligler ağustos ayında başlamıyor.
Öte yandan sürmekte olan bir şike soruşturması var ve eğer iddia edilen suçlar işlendiyse, bunun sonucu bütün bir sezonu etkileyecek. Küme düşecek birden çok takım olabilir ve bu işin ligler bittikten sonraya kalması, o takımların sadece bir değil, iki sezon için cezalandırılması sonucunu doğurur.
Ancak bu ertelemenin gerçekten işe yarayabilmesi sürmekte olan soruşturmanın ligler başlamadan önce tamamlanmasıyla mümkün olabilir.
İşin zor kısmı da bu zaten!
Bir yandan adli soruşturma sürüyor, diğer yandan Federasyon Etik Kurulu’nun incelemesi. Etik Kurul, elinde bulunan belgeler üzerindeki gizlilik kalkmadan, yani iddianame yazılıp mahkemece kabul edilmeden bu sorun ile ilgili ne ifade alabilecek ne de bir karara varabilecek.
İddianamenin yazılması ligler başlayana kadar tamamlanamayacak, bu bir sır değil.
Sızan bilgiler doğru ise bundan sonrası için de büyük bir operasyon beklentisi yok.
Elbette soruşturma sürerken gerekli görüldüğünde başka ifadeye çağırmalar ve gözaltılar olabilir ama belli ki bu soruşturmanın omurgasını teşkil etmeyecek.
Bu durumda savcılık, elindeki büyük dava ile uğraşmak yerine, soruşturmasını daraltarak davalarını açabilir.
Böylece belgeler üzerindeki gizlilik kalkar, Futbol Federasyonu’nun soruşturması hızlanabilir.
Savcılık bir örgütlü suç soruşturması olarak bu konuyu ele alıyor. Dolayısıyla ilerleyen aşamalarda bu davaları birleştirmesi de mümkün.
Bu aşamada önemli olan Federasyon’un bir an önce sağlıklı bir karar verebilmesinin yolunu açmaktır.
Bu hırsı nasıl açıklamalıyız?
BEYOĞLU Belediyesi’nin Asmalımescit ve Sofyalı sokaklarını merkezine alan ve Beyoğlu’ndaki eğlence işletmelerinin sokaklardaki masalarını kaldıran operasyonunu anlayabilmek çor zor.
Belediye zabıtası oldukları iddia edilen sivil kişilerin, insanların oturdukları masaları bile, üzerlerindeki cep telefonlarını almaya dahi fırsat vermeden kaldırmalarındaki hırsı neyle açıklamalıyız?
O işlemin yapılması kimsenin olmadığı sabah saatlerinde daha medeni bir şekilde gerçekleştirilemez miydi?
İşletmelere masalarını kaldırmaları için uyarı ve belli bir süre vermek zor muydu?
Bu oradaki yaşam biçimine açık bir hoşgörüsüzlüğün göstergesinden başka bir şey değil.
O bölge, eğlence yerleri yaygınlaşana kadar ıssız bir yerdi. Asmalımescit ve Sofyalı sokaklarındaki eski bir-iki işletme dışında, öteki ara sokakların hepsi mezbelelik yerlerdi, gece olunca geçmeye korkardınız.
Zaman içinde oraların İstanbul’un önemli bir eğlence merkezi olmasını sağlayan da o masaları dolduran kalabalıklar ve o kalabalıkların huzurunu işleri için korumak durumunda olan işletmeler oldu.
Beyoğlu Belediyesi’nin bu inatlaşmayı bırakarak, o bölgeye herkese uygun bir çözüm bulması her şeyden önce kendi menfaatinedir.