Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Anadolu’dan iyi ve kötü haberler

EKONOMİST Dergisi’nin bu haftaki sayısında “Anadolu’nun en büyük 250 şirketi”nin açıklandığı bir araştırma yayımlandı.

Araştırmanın ortaya koyduğu pozitif tablo, Anadolu’nun en büyük 250 şirketinin geçen yıl bir kár patlaması yaşadığını ortaya koyuyor.

Şirketlerin toplam kárı yüzde 125.5 oranında artmış.

Ancak bu tablo, Türkiye’nin en önemli yapısal sorunu olan işsizlik konusunda olumlu bir gelişme de yaratmamış.

250 büyük şirketin istihdamı binde 2 oranında gerilemiş bulunuyor.

Türk ekonomisinin yeni iş alanı yaratmakta zorlanması, gelecek için olumlu bir sinyal değil.

Ve bir diğer önemli not da 250 büyük şirketin daha çok Batı ve Orta Anadolu’da yer alıyor olması.

Bu da PKK terörünün, Güneydoğu ve Doğu Anadolu için nasıl bir maliyet yarattığını ortaya koyuyor.

Bölgenin azgelişmişliğinden beslenen terör, kendisi için uygun ortamı adeta yeniden üretiyor.

Bir kız çocuğu maça geldi!

GEÇEN hafta Suudi Arabistan’da bir futbol maçı, bir izleyicinin stadyuma girmesi nedeniyle 36 dakika süresince durdu.

Bu cümledeki garipliği fark etmiş olmalısınız.

Ama bir hata yok, evet, maç bir izleyicinin tribünlere girmesi nedeniyle durdu. Kimse sahaya filan atlamadı.

Sorun 12 yaşındaki bir kız çocuğunun tek başına maç izlemek üzere stadyuma gelmiş olmasıydı.

Maçın hakemleri ve güvenlik güçleri, bu beklenmedik durum karşısında ne yapacaklarını 36 dakika süresince tartıştılar, bu arada da maç oynanamadı.

Sonunda sorun kız çocuğunun tribünlerden çıkartılmasıyla çözüldü, maç da kaldığı yerden devam etti.

Ertesi gün Suudi gazetelerinde, “maça babasıyla gelseydi sorun olmazdı, ne de olsa küçük bir çocuk” şeklinde yorumlar yayınlandı.

Yanlarında aileden bir erkek olmadan herhangi bir faaliyet yapamayan, otomobil bile kullanamayan Suudi kadınların yaşadıklarına ilginç bir örnek.

Bu ülkede bugünün şartlarında okuduğunuzda bir mizah öyküsü gibi geliyor insana.

Ama orada bugünün şartlarında yaşayan kadınlar için bir dramdan başka bir şey değil bu.

Özenenlerin kulaklarına küpe olsun.

Asker olmadan asker gibi yürümek

İSTANBUL’un düşman işgalinden kurtuluşunun 84. yıldönümü nedeniyle Vatan Caddesi’nde düzenlenecek törenin provası pazar günü yapıldı.

Provayı izleyen Vali Yardımcısı Ergün Güngör, öğrencilerin yürüyüşlerini beğenmeyince geçiş provası iki kez tekrarlanmış.

Güngör, “Ayak uydurmada sorunlar var, hizalar yanlış, bunu düzeltmeliyiz” demiş.

Çocuk yaştaki öğrencilerin, resmi bayramlarda askeri düzende yürütülmesi geleneğini hiç anlayamadım.

Belki “her Türk asker doğar” sözünün bir devamıdır. Bilemiyorum.

Ama askeri eğitim almamış çocukların, bu zor işi yerine getirmek için ne sıkıntılar çektiğini, öğretmenlerinden ne azarlar işittiklerini ve bazen şiddete maruz kaldıklarını biliyorum. Çünkü ilkokul ve ortaöğretim yaşamımda bunu bizzat yaşadım. Tek örnek olmadığımı da biliyorum.

Vali Yardımcısı, belli ki bu işlerde tecrübeli bir kamu yöneticisi! “Çocukları askerlik yapmadan asker gibi yürütüyoruz. Asker gibi yürütmemek lazım” diyor.

Vali Yardımcısı’nın bu görüşüne katılmamak mümkün değil.

Yürüyenler “sivil” olduklarına göre, geçit merasiminin biraz da sivillerin doğasına uygun yapılması gerekiyor.

Ellerinde bayraklar ile neşe içinde serbestçe yürüyen çocukların görüntüsü, asker olmadan asker gibi yürümeye çalışan ve bunu beceremeyen çocukların görüntüsünden daha güzel olmaz mı?