Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bakan Bey uzaydan gelmiş olmalı

HAZİNE’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, sanayi üretimindeki düşüşün devam ettiğinin bir kez daha açıklandığı gün “hane halkının durumu iyi, bankalar iyi, kamuda sorun yok, özel sektörde de korkulacak bir şey yok” dedi.

Şimşek’in İngiltere’den Türkiye’ye geldiğini zannediyordum, demek ki yanlış biliyormuşum. Şimşek, olsa olsa uzaylıdır diye düşünüyorum şimdi.

Şimşek’e göre, “hane halkı” krizden etkilenmemiş, çünkü “altın değer kazandığı için durumları iyi” imiş.

Hangi haneye baktı da bunu söyledi, tahmin etmem zor değil.

Kişisel servetini “oğlanın sünnetinde, kızın nişanında takılan altınlar” ile açıklayan “hanelerde” durum elbette iyi olmalı. Zaten onlar da bu nedenle canları isteyince küçük bir tatil kaçamağı da yapabiliyorlar!

Ekonomik krizin etkileri Türkiye’de de ortaya çıktığından beri yüz binlerce insan işsiz kaldı, birçok küçük işletme kapandı.

Ekonomi yönetiminin sorumlu isimlerinden biri olan bir bakanın elbette ortalığa atılıp, “kriz var, yandık, mahvolduk” demesini beklemiyorum.

Ancak, kriz hiç yokmuş gibi davranmasını da anlayamıyorum.

Ona düşen sorunu gerçekçi olarak tespit edip, bu durumu düzeltmek için neler yapmakta olduğunu anlatmaktır. Halka ve iş çevrelerine moral verilecekse böyle verilir.

Herkes “İşin başında meseleyi kavramış, durumun farkında olan birileri var” diye düşünürse, krizin moral etkisi azalır.

“Kriz yok” demek, tam tersine sonuçlar yaratıyor çünkü.

İnsanları “yöneticilerimiz durumun farkında değil” diye düşünmeye yöneltiyor ki iş yapma isteğini asıl körelten de bu tutumdur.

Çadırın zaten ruhsatı yokmuş!

İSTANBUL’da gösteri merkezi olarak kullanılan bir çadırın cayır cayır yanmasından sonra sormuştum: Bu çadırın yangına dayanıklılık sertifikası nasıldı? Ruhsat buna bakılmadan mı verildi?

Yeni ulaştığım bilgiler durumun benim düşündüğümden çok daha vahim olduğunu gösteriyor.

Çadırın yangın sertifikasına bakılıp bakılmadığını hiç öğrenemeyeceğiz çünkü çadırın zaten ruhsatı yokmuş ki bunlara bakılsın!

Elimde Bakırköy Belediye Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü’nün iki yazısı var. Birinde (Ocak 2008 tarihli) çadırın ruhsatlı olmadığının anlaşıldığı ve gerekenin yapılması için Zabıta Müdürlüğü’nün görevlendirildiği yazılı. Altında Bakırköy Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü’nün imzası var.

İkinci yazı da aynı müdürün imzasıyla yazılmış, Eylül 2008 tarihli.

Bu yazı, benim sorduğum soruları daha önce soran İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ne cevaben yazılmış.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nün 20 Aralık 2006 tarihinde çadır için “uygunluk” raporu verdiği belirtiliyor.

Ama yine de kuşku duyulduğu için zabıta ekipleri çadıra gitmişler ve çadırı işleten şirkete “aktivitelerde bulunulmaması gerektiğini” tebliğ etmişler.

Yazıda, çadırda herhangi bir aktiviteye rastlanmadığı da belirtiliyor!

Oraya kadar neden gitmişler anlayamadım. Gazetelerde o gösteri merkezlerinde düzenlenen gösteriler ile ilgili ilanlara baksalar, o çadırın kullanılmaya devam edildiğini anlayabilirlerdi oysa.

Ortaya çıkıyor ki ortada büyük bir ihmal ve adam sendecilik var.

Çadırın, içi boşken yanması bir şans ama gelecekte benzeri bir sorun nedeniyle bir facia yaşamamamız için bu işin sorumlularından hesap sorulması gerekiyor.

Bu hesabı sormak da herhalde Büyükşehir Belediyesi ile Bakırköy Belediyesi’ne düşüyor olmalı!