Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bunların demokratlığı buraya kadar

AKP zihniyetindeki bir iktidardan, demokratik bir kamu yönetimi çıkacağını zannedenler Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun Tarkan’a verdiği yanıtı okumuş olmalılar. Bundan da kendilerine bir ders çıkarmadılarsa, söyleyebilecek bir söz yok demektir.

Tarkan, Allianoi yıkıntılarının Yortanlı Barajı’nın suları altında kalacak olmasına hayıflanıyor.
Tarihi değerlere ve çevreye duyarlı herhangi bir vatandaşın kullanabileceği bir hakkı kullanıyor.
Buna karşılık Bakan Eroğlu’nun yanıtı şu:
“Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Herkes bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur. Ben şimdi kalkıp da onun sanatıyla alakalı bir şey söylesem ne derece yanlış olursa, onun da bir baraj ya da tarihi eserin korunmasıyla ilgili söyleyeceği şey fevkalade yanlıştır. Bunlar doğru değil. Dünyanın hiçbir yerinde de yoktur. Bilim adamları karar verir ne yapılacağına, ona göre yapılır.”
Siyasette “seçkinci anlayışın” bu en kaba örneği de gösteriyor ki beylerin demokrasi anlayışı buraya kadar!
Kendileri siyasetçi oldukları için her şeyi biliyorlar bu yüzden de konuşmaya sadece onların hakkı var ve onlar ne derse o!
Bu anlayış bilinçlerine o kadar yerleşmiş ki, Başbakan’ın herkesi azarlayan tavrında da o var, “bilen bilmeyen konuşmasın” tutumunun altında da o var.
Ve bu yönüyle de “dağdaki çobanın oyuyla, okumuş adamın oyu bir olur mu” anlayışından hiç ayrılmıyor.
Bu söz söylendiğinde mangalda kül bırakmayan yandaş medyanın yazdıklarını da hatırlıyorum. Bakalım içlerinden bir tanesi bile Bakan’a “Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu” diyebilecek mi?

Hassasiyet iyi de neden sadece askere?

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in İstihbarat Başkanı olduğu günlerde 2 bin kişiyi yasadışı olarak dinlettiği iddiaları için “TSK hassasiyet gösterip soruşturma başlattıysa da kamuoyu yeterli görmüyor. İnsanlar kendi içlerinde örtbas ettiklerini düşünüyorlar. Biz üstü örtülsün istemiyoruz” dedi.
Bunu anlamak için Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu devreye girecek ve Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) da soruşturma ve inceleme yapacakmış.
Yıllar önce telefon dinlemeler ile ilgili olarak “Ben dinlenmekten korkacak bir şey konuşmuyorum” diyen bir bakanın bugün bu hassasiyet derecesine gelmiş olması alkışlanacak bir durum sayılabilir.
Ama aynı hassasiyetin bütün telefon dinlemeleri ile ilgili olarak gösterilmesi kaydıyla!
Hanefi Avcı, kitabında telefonların IMEI numaraları üzerinden, kimlik belirtilmeden izin alınarak dinlendiğini yazdı. Bunu İçişleri ve Adalet Bakanlıkları’na da bildirmiş. BTK Başkanı, bunun doğru olduğunu Adalet Bakanı’na da söylemiş.
Ama ne bir soruşturma var, ne o izinlerle kimlerin dinlendiği belli, ne de o dinlemelerde elde edilen kayıtların kimin karşısına, ne zaman çıkarılacağını biliyoruz.
Ortalıkta dosyalar halinde dolaşan telefon dinleme kayıtları da cabası!
Bunların üzerine gidilmemesinin nedeni, acaba o kayıtlardaki konuşmaları hükümetin zamanı gelince kendi çıkarı için kullanma olasılığı mıdır?
Bir de tabii devletin kurumlarının birbirlerine karşı duyduğu güven konusu var.
Hükümetin bakanı, hükümete bağlı bir kurumun yapacağı soruşturmaya güvenmiyor, üzerine başka kurumlara da denetleme talimatı veriyor.
Böyle bir hükümetin, memleketi gerçekten iyi yönettiği söylenebilir mi?

‘Kafasına göre hoca bulan Temel’ fıkrası

FAİZİ haram olarak kabul eden İslami katılım bankaları, Merkez Bankası’nda zorunlu olarak tutulan mevduat munzam karşılıklarına işletilen faizi almak istememişler.
“Bize faiz vermeyin, mevduat munzam karşılıklarımızı indirin” demişler.
Talep kabul edilmeyince de bankalar ilahiyatçı Profesör Hayrettin Karaman’dan fetva istemişler.
Hoca da “Zorunlu alınan faiz, faiz sayılmaz” deyince yılda 48 milyon lira tutan faizi alıp, hesaplarına kaydetmişler.
Haberi okuyunca “kafasına göre bir hoca bulup ramazanı rahat geçiren Temel” fıkrasını hatırladım.
Dünyevi sorunları dinin gereklerine uydurabilmek için bazen böyle “kafaya göre hoca” bulmak da gerekiyor, demek ki fıkra durduk yerde uydurulmamış.
Fıkrayı elbette burada anlatacak değilim. Bilenler bilmeyenlere anlatırsa tatlı bir tebessümle bu haberi de hatırlarsınız.