Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Meclis içinde denetim mi dediniz?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “GAP için kullanılmak üzere ayrılan 2.8 milyar lira nereye harcandı” sorusunu, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek yanıtladı.

“Meclisimizin içtüzüğünde, Anayasamızda hükümetin hangi usullerle denetleneceği bellidir. Öğrenmek istiyorsa bu denetim yollarından birisiyle bunu gündeme getirir, biz de elimizdeki kayıtların hepsini kamuoyuyla paylaşırız” dedi.
Cemil Bey’in söyledikleri ilk dinleyişte kulağa hoş geliyor. Ama ne yazık ki gerçeği de tam anlamıyla yansıtmıyor.
Çünkü Türkiye’de hükümetlerin genel tutumu TBMM içi denetim yollarının kullanılmasını önlemeye yöneliktir ve AKP hükümeti de daha farklı davranmadı.
Hadi gensoruları reddetmeyi bir kenara bırakalım. TBMM’de önemli konular ile ilgili araştırma ya da soruşturma komisyonları kurulması hep iktidar partisinin oylarıyla engelleniyor.
TBMM’nin denetleme görevini yerine getirmesindeki en basit yollardan biri olan “sözlü ve yazılı soru önergeleri” bile yanıtlanmıyor.
Çiçek, TBMM Başkanlığı’na bir telefon açsa kaç tane soru önergesinin zamanı çoktan geçtiği halde yanıtlanmadığını kolayca öğrenebilir.
Mesela Suudi Arabistan Kralı’nın hediyeleri ile ilgili olarak verilen soru önergelerinin hiçbiri yanıtlanmadı. TBMM Başkanlığı’nın uyarı yazılarına rağmen, sorunun muhatapları soruyu duymazdan gelmeye devam ediyorlar.
Yani diyeceğim o ki “TBMM’de sorsunlar, anlatalım” sözleri pek inandırıcı değil.
Yeri gelince “milli irade”yi dillerinden düşürmüyorlar ama iş milli egemenliğin temsil edildiği yerlerden biri olan TBMM’nin denetim görevlerini yerine getirmeye gelince o kadar da istekli davranmıyorlar.

Mahkeme kararlarını takmayan memurlar

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan gezisinden önce bir genelge yayımlandı.
Genelgede azınlık mülkleri ile ilgili mahkeme kararlarının uygulanması isteniyor.
Araya malum hadiseler girmeseydi daha önce yazacaktım, kısmet bugüneymiş.
Genelgeyi okuyunca kendimi kötü hissettiğimi söylemeliyim.
Demek ki bu ülkede, mahkeme kararlarını uygulamaya direnen tapu memurları varmış. Kendilerini mahkemelerden, Yargıtay’dan, Anayasa Mahkemesi’nden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden üstün gören ve kararları uygulamayan devlet memurları!
Hükümet şimdi bir genelge yayınlıyor ve “Mahkeme kararlarını uygulayın lütfen” diyor.
Gerçekten çok ilginç bir durum! Merak ettim, acaba mahkeme kararlarını uygulamaya direnen memurlar hakkında ne tür bir işlem yapıldı?
Hükümet böyle bir genelge yayınlama ihtiyacı hissettiğine göre sayıları çok olmalı.
Bir-iki kişi olsa, müsteşarın bir telefonla sorunu çözmesi mümkün olabilirdi çünkü.
Öte yandan meselenin “Üzüm üzüme baka baka kararır” tarafı da var tabii.
Hükümetin başındaki kişi iki günde bir mahkemeler ile ilgili eleştirileri dile getirirse, emrindeki memurlar da mahkeme kararlarını “mutlaka uygulanması gereken kararlar” olarak algılamıyor olabilirler.
Yargıya saygıyı özellikle devlet kurumları içinde tesis etmek, öncelikle hükümetin görevidir.

Arazim var köprüye karşı!

HEM Karayolları’nın etütleri hem de bağımsız kuruluşların çalışmaları gösteriyor ki İstanbul Boğazı’nı geçecek üçüncü köprünün kentin kuzeyinden geçmesi, trafik sorunumuzu çözmeyeceği gibi kentin son ormanlık alanlarını ve su kaynaklarını da tehlikeye atacak.
Hükümet, köprünün “yap, işlet, devret” usulüyle yapılacağını açıkladı.
Bildiğimiz bir diğer husus da köprünün transit kamyon yük trafiğini taşımak üzere yapılmak istendiği.
Basit bir hesap aslında! Bugün köprülerden geçen transit yük trafiği toplam trafiğin yüzde 2’sine zor ulaşıyor.
Yani köprüyü, dünyanın parasını harcayıp yapacak şirketlerin bu parayı transit trafikten toplayacakları geçiş ücretleriyle çıkarabilmeleri mümkün değil.
Bu durumda iki seçenek kalıyor: Ya devlet, geçmeyen araçların parasını yapımcı şirkete ödeyecek ya da köprüdeki trafiği artırmak için bu kez çevre yollarının kent içi bağlantı yolları gündeme gelecek.
Bu yollar yapıldığında ne olduğunu biliyoruz. O bölge hemen yapılaşıyor, ortada ne ağaç kalıyor, ne de su kaynağı!
Dün de yazdığım gibi mesele dönüp dolaşıp, çevre yollarının geçeceği “2B” arazilerinde düğümleniyor.
Hani Başbakan’ın helikopterle üzerinde gezip, güzergâhı belirlediği “2B” arazileri var ya!
İşte bunu çok merak ediyorum: Bu arazileri son beş yılda kimler topladı?