Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Onlar Türk değil Alman Müslümanmış!

FEDERAL Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler, eşi Eva Luise Köhler ile birlikte geçtiğimiz cuma günü Duisburg’ta Türk İslam Cemiyeti’ni ziyaret etti ve iftar yemeğine katıldı.

Ziyaretin nedeninin Papa’nın açıklamalarından sonra Almanya’da Müslümanlarla ilgili olarak doğan olumsuz havanın yumuşatılması olduğu gazete haberlerine yansıdı.

Köhler, ziyareti sırasında daveti yapan Hürriyetçi Türk Alman Toplumu’nun kadın üyeleriyle yarım saate yakın bir görüşme de yaptı.

Cumhurbaşkanı Köhler, kadınlara “Almanya’ya gönül bağınız ne? Kendinizi ne olarak görüyorsunuz?” diye sorduğunu ve çok renkli cevaplar aldığını söyledi.

Köhler, bu sohbetlerini gazetecilere şöyle açıkladı: “Kimi Almanya’da doğmuş Türk, kimi kendisini Alman Müslüman’ı, kimi Almanyalı Müslüman olarak niteledi. Bu bizi çok memnun ediyor. Burası benim ülkem, ben Alman Müslümanım diyebiliyorlar. Onların Almanya’nın bir parçası olduğu kabul edilmeli.”

Cumhurbaşkanı’nın “Almanya’da doğmuş Türk” tanımından daha da çok “Alman Müslümanım” tanımından hoşlanmasını yadırgadım.

Köhler’in memnuniyet duyduğunu açıkladığı sözleri okurken Yunanistan’ın Batı Trakyalı Türkleri “Müslüman Yunanlı” olarak tanımladığını hatırladım.

Belli ki “Türk olmak, Türklüğünü korumak” Köhler’de de bir alerjik reaksiyona neden oluyor!

Herkese “Etnik azınlıkların varlıklarını koruyun, onların etnik kimliklerini tanıyın” öğüdü veren bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın, sıra kendi ülkesine gelince “etnik” farklılıkları görmek istememesi size de ilginç gelmiyor mu?

Öfkeyle kalkmadan önce yapmamız gerekenler var

FRANSA’nın “Ermeni soykırımı yapılmadı demek yasak” kanununu yeniden gündeme getirmesi de gösterdi ki, konunun en son gündeme geldiğinden beri bir arpa boyu bile yol gitmemişiz.

Oysa geçen yasama döneminde çıkamayan yasanın, yeniden gündeme geleceği bir sır değildi.

Ve biz yine kaldığımız yerden devam ediyoruz: İkili ilişkilerimiz bozulur, ihalelere giremezsiniz, işadamlarınız zarar görür, Başbakanımız Fransa’ya geldiğinde “soykırım yoktur” derse onu da mı hapse atacaksınız vs.

Ortaya çıkıyor ki o günden bugüne Fransa’da bu konuyla ilgili hiçbir şey yapılmamış.

Ne orada etkili bir lobi çalışması yapılmış, ne de bu işte doğal müttefikimiz sayılması gereken Fransız aydınları ile güçlü bir bağ kurulmuş.

Yasa çıkarsa Fransa’ya vereceğimiz “ceza”nın iki taraflı bir bıçak olacağını, en az Fransa’ya verdiği kadar bize de zararının olacağını düşünmek istemiyoruz.

Öfkeyle kalkmak hoşumuza gidiyor belki ama bunun çok kapsamlı bir mücadelenin ilk adımı olduğunu görmüyoruz.

Yakın bir gelecekte göreceğiz ki Fransa bu konudaki tek örnek olmayacak.

Türkiye’nin dünyanın önemli ülkeleriyle arasını bozmayı hedefleyen bu kampanyaya karşı yürüteceğimiz kapsamlı bir kampanyanın hazırlıklarının yürütülmekte olduğunu hiç duydunuz mu?

Frankfurt’taki Türkiye yılı boşa gitmesin

2008 yılında düzenlenecek Frankfurt Kitap Fuarı’nda, Türkiye “onur konuğu” olacak.

Türk kültürünün dünyaya tanıtılması için önemli bir fırsat bu.

Ancak son fuar nedeniyle Frankfurt’ta geçirdiğim iki gün, bu fırsatın iyi kullanılabileceği konusunda bende kuşkular uyandırdı.

Bu fuara Türk yayıncılar her yıl Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin de üyesi olan Türk Yayıncılar Birliği’nin organizasyonu altında katılırlardı.

Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı, üyelerinin çoğu dini kitaplar yayınlayan Basın Yayın Birliği’ni görevlendirdi.

Gelecek yıllarda bu siyasi tercihin yol açacağı acemiliklerin sıkıntısını yaşama tehlikesi var, şimdiden uyarayım istiyorum.

Son fuarda Türk heyeti tarafından düzenlenen basın toplantılarında ve yemekte yaşanan tercüme krizleri sadece acemilik ve beceriksizlikle açıklanabilir.

Böylesine basit bir işin altından kalkamayanların, daha kapsamlı bir projeyi nasıl yürütecekleri ile ilgili kuşkular duyma hakkımız var.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, çeviri destekleme projesinde olduğu gibi bu fuarın organizasyonu işinde de siyasi bağlantılarından ve tercihlerinden uzak durmalı.

Bu konuda ciddi bir deneyimi olan Yayıncılar Birliği’ni dışlamamalı. Bu kuruluşun uluslararası saygınlığından ve deneyimlerinden yararlanmalı.