MİLLİYET

İslamcılar 10. Yıl Marşı'na neden karşı?

 Mehmet Metiner’in adını duymuş olmalısınız. Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi İl Başkanı ve daha sonra da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu tarihteki danışmanıydı..
Metiner, daha sonra siyasi çizgisini değiştirdi. İzlediği fikrî gelişme ile ilgili bir yorum yapmayacağım. Bu herkesten önce kişinin kendisinin bilebileceği bir konudur çünkü..
“Evrende değişmeyen tek gerçeğin değişim olduğuna” inanırım. Metiner’in değişimini de başkalarının değişimini yadırgamadığım gibi yadırgamadım.

Metiner, geçenlerde Radikal’de Neşe Düzel’in sorularını yanıtlarken bu değişimi ile ilgili bir özeleştiri de yaptı. “Değiştim” diyen her insanın yapması gerektiği gibi..
Böyle bir özeleştiri yapılmadan ileri sürülen “değişim” iddialarını ise ciddiye almadığımı belirteyim.
Dilerim “İslamcılıktan”, “muhafazakâr demokratlığa” evrildiklerini, değiştiklerini iddia eden başkaları da böyle bir özeleştiri yaparlar ve iddialarını daha inandırıcı hale getirebilirler..

Marş neyi anlatıyor?
Söyleşinin yayımlanmasının ardından islamcı gazetelerde Metiner aleyhine bir çok yorum yapıldı. Bu da doğal..
Benim üzerinde durmak istediğim konu bu eleştirilerden birinde kullanılan bir söz..
İslamcı yazarlardan biri Metiner’in özeleştirisi ile ilgili olarak “Bakalım ne zaman 10. Yıl Marşı’nı söylemeye başlayacak?” yorumunu yaptı.
Behçet Kemal Çağlar ile Faruk Nafiz Çamlıbel’in sözleri üzerine Cemal Reşit Rey tarafından bestelenen 10. Yıl Marşı, Kurtuluş Savaşı sonrasındaki büyük kalkınma hamlesini anlatıyor.
Marşın aradan geçen 65 yıl sonra yeniden gündeme gelmesi Cumhuriyet’in 75. Yıl kutlamaları nedeniyle oldu. 75. Yıl kutlamaları için bir marş aranırken Doğan Hızlan 10. Yıl Marşı’nı hatırlattı. Cumhuriyet tarihinin geniş kitlelere en çok mal olmuş marşı dururken yeni bir marş aramanın gereksizliğini yazdı. Bu öneri Kültür Bakanlığı tarafından da benimsendi ve 10. Yıl Marşı yeniden yaşamımıza girdi.. Kenan Doğulu’nun düzenlemesiyle diskoteklerde, maçlarda bile çalınır oldu..

Bu ‘amacın’ itirafı
Sözlerini herkes biliyor ama bir daha hatırlayalım:
“Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan / 10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan / Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan / Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan / Türküz, Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi / Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”
İslamcı çevrelerin bu marşın söylenmesinde nasıl bir aşağılatıcı yön bulduklarını merak ediyorum.
Karşı çıktıkları nedir? Kurtuluş Savaşı mı? Kurtuluş Savaşı sonrasında kendi kendine yeterli bir ekonomik düzen kurmaya çabalayanlar mı? Atatürk mü? Cumhuriyet mi? Türklük mü?
Bu marşı söylemeyi ancak kendilerine göre bir “dönek”e yakıştırdıklarına göre doğru yanıtın “hepsi” olduğunu düşünebiliriz.
Sadece bu bile Türkiye’deki siyasal İslamcıların ne yapmak istediklerini, gerçek hedeflerinin ne olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor diye düşünüyorum.
Ve bu görüşle mücadele etmek, göstermeye çalıştıklarının tersine, aynı zamanda bir “demokrasi” savaşıdır.