Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Promosyon kazıkçılarından vatandaşı kim koruyacak?

Promosyon için gazete alan tüketicilerden gelen şikayetlerin sayısında son günlerde bir hayli artış var.

Promosyonlu gazete tüketicileri (onlara ne yazık ki okuyucu diyemiyorum) televizyon reklamlarında kendilerine gösterilenle, ellerine geçen mallar arasında ciddi farklar olduğunu iddia ediyorlar.

Bir kısım şikayet, kupon yayımının bitmesinin üzerinden bir hayli süre geçtiği halde malını alamamakla ilgili.

Bazıları da malum gazetenin daha hala bisikletlerini teslim etmemiş olmasından muzdaripler.

Halkın yanında
Ne ilginçtir ki, promosyon konusunda şu veya bu şekilde aldatıldığını düşünen herkesin ilk işi Posta’nın telefonuna sarılmak oluyor.

Bunda hiç kuşkusuz Posta’nın halktan ve gerçeklerden yana cesur yayıncılık yapmasının büyük rolü var.

Ayrıca, bütün bu gazeteler kalabalığı içinde hiç promosyon yapmadan yüksek tiraj koruyan, günlük ortalama 350 bin civarında satan tak gazete de Posta.

Okuyucusunun güvenini kazandığı için tirajını korumayı başaran Posta, promosyonlu gazete tüketicisinin de aldatıldığında sığınacağı emniyetli bir liman…

Garip çelişki
Ülkemizde gazeteler tarafından düzenlenen çelişkili promosyonlar Milli Piyango İdaresi’nin kontrolü ve denetimi altında.

Ancak, çekiliş içermeyen promosyon kampanyaları herhangi bir denetimden uzak.

Bu şu demek. Eğer çıkıp “Ben bin kişiye televizyon vereceğim” diye bir çekiliş tertip ederseniz, Milli Piyango’dan izin almak zorundasınız. Bin televizyonun fatura tutarı kadar bir banka teminatını Milli Piyango’da yatırmanız gerekir. Eğer siz sözünüzde durmazsanız, piyango idaresi bu teminat mektubunu nakte çevirerek, vatandaşın zarar görmesini önler.

Ama siz çıkıp da şu kadar kupon kesen herkese bir televizyon vereceğim derseniz, hiçbir kuruluş sizi denetleyemez.

Bu durumda sizi denetleyebilecek olan tek şey vicdanınız ve ticari-mesleki itibarınız olur.

Bu durumda garip bir çelişki olduğunun farkında mısınız?

Yasalar ne yazık ki, herkese bedava kampanyalarında vatandaşı koruma gücüne sahip değil.

Tüketiciyi kim koruyacak?

“Herkese bedava” kampanyalarının yasal bir denetimden uzak olması ve sadece düzenleyenin insafına terkedilmiş olması, aslında aklın alacağı bir şey değil.

Vakit geçirmeden bu konuda gazetelerin ortak bir girişimde bulunmaları gerekiyor.

Gazeteler, ortak oluşturacakları bir kurul aracılığıyla birbirlerini denetleyebilirler ve vatandaşın günlerce kupon kestikten sonra ellerinin boş kalmasının önüne geçebilirler.

Bu kurul gazetelerin promosyon reklamlarını da denetleyerek, vatandaşın aldatılmasını, verilen malın olduğundan abartılı olarak gösterilmesini önleyebilir.

Eğer gazeteler bunu kendileri yapmazlarsa, yarın hiç istemediğimiz durumlarla karşılaşabiliriz. Kazık yiyen vatandaş hükümet ve meclisi harekete geçirip, basının kendi iradesi dışında denetlenmesi durumu ortaya çıkabilir ki, bu demokratik gelenekler ve rekabetin serbestliği ilkeleriyle de bağdaşmaz.

Kendi kendisini denetlemesi öğrenemeyenin de sırtında sopayla denetlenmesi kaçınılmazdır.