Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bütçede deprem: Cehalet mi, kasıt mı?

 Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal, dün yaptığı açıklamada, deprem ile ilgili kamu harcamalarının ana bütçe içinde yer almakla birlikte ayrı bir program ile izleneceğini açıkladı.

Bunun deprem sonrasından beri ısrarla dile getirmeye çalıştığım ‘şeffaflık’ ile ilgili olarak önemli bir adım olduğu açık.
Kamu kaynaklarının ya da yardımların bütçeye ne kadar yansıdığının ve ne kadarının nerelere harcandığının kamuoyu tarafından bilinmesinin, kamu maliyesinde şeffaflık açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Ancak Bakan Önal’ın açıklamalarında benim anlamakta güçlük çektiğim birçok konu var. Dün kendi bilgilerimle yetinmedim ve Türkiye’de bu konuyu bilenlere (sayıları ne yazık ki bir elin parmaklarını zor geçiyor) de sordum.
Bakan Önal IMF kredisinin beş yılı ödemesiz 15 yıl vadeli ve çok düşük faizli olduğunu söylüyor. Bununla da yetinmiyor: IMF kredisi ile birlikte konuyla ilgili olarak alınacak bütün kredilerin bütçeye gelir yazılarak, deprem programı kapsamında harcanacağını söylüyor.
Önce bilgilerimizi tazeleyelim:
IMF zannedildiği gibi (zannedenler arasında ekonomiden sorumlu bakan da var) kredi veren bir kuruluş değil.
Ödemeler dengesi bakımından sıkıntıya düşen üye ülkeler IMF’deki sermayelerinin yüzde 25’i kadar bir parayı (Türkiye açısından bu rakam 325 milyon dolar) çekebiliyorlar. Türkiye’ye verileceği söylenen IMF kredisi de bu paradır. Yani Türkiye’nin IMF kotasının yüzde 25’idir.
Bu para 45 ay ile beş yıl arasında değişen bir vade ile üye ülkeye verilir ve Merkez Bankası’nın kasasında muhafaza edilir. Tekrar söylüyorum ki, bu bir kredi değildir, ülkenin rezervinde durur, ödemeler dengesini düzenlemek için kayda alınır.
Bakan Önal, bütün kredilerin bütçeye gelir yazılacağını söylüyor ki bu da gerçeklerle uyuşmuyor.
Türkiye’de borçlanmalar 1985 yılına kadar bütçeye gelir yazılırdı. O tarihe kadar yapılan geri ödemeler de aynı şekilde bütçenin gider kalemine yazılır, hesap böylece kapatılırdı.
1985 yılında yapılan bir düzenleme ile krediler bütçe dışına çıkarıldı. Borç idaresi tarafından yönetildi. Bu tarihten beri sadece kredi faiz ödemeleri bütçeye gider olarak yazılıyor. Borç geri ödemeleri ve borçlar ne gider, ne de gelir olarak bütçeye yansımıyor.
Dünya Bankası’ndan alınacak krediler de bu iş için alınacak diğer krediler gibi bütçe dışında olacak. Borç idaresince yürütülecek. Bu durumda hibeler (yardımlar) dışında hiçbir borcun bütçe içinde yer alması ve ayrı bir deprem programı ile izlenmesi mümkün olamayacak.
Bakan Önal’ın bizim bildiğimiz bu gerçekleri bilmiyor olabileceğini düşünmek istemiyorum. Endişem o ki bu tür hatalı yönlendirmelerin sonucunda sadece bütçenin deprem programını izleyerek bu konuda sağlıklı bir bilgi edinmemiz mümkün olamayacak.
Yani şeffaflık bir kez daha güme gidecek.
Bakan’ın bu konuda daha tatmin edici bir açıklama yapmasını bekliyorum.