Bugün size daha önce adını hiç duymadığım, yaşadığından ve öldüğünden haberdar olmadığım bir kadından söz etmek istiyorum. Yaşarken değerini bilmediğimiz, öldüğü zaman da gazetelerimizde, televizyonlarımızda hakkında bir iki söz okuyup, işitmediğimiz bu topraklardan yetişen binlerce gerçek değerli insandan birinin öyküsü bu.
Bilim ve Teknik’in Eylül 1999 tarihli sayısındaki Gökhan Tok imzalı yazıdan aktarıyorum:
1911 yılında İstanbul’da doğan üstün zekâlı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı Paris Pişmiş. Beş yaşında okuma yazma öğrenmiş, ilkokula başlamadan çeşitli metematik problemlerini çözmeyi başarmış bir Türk kızı..
Pişmiş, ilkokulu Üsküdar Semerciyan Cemeran Okulu’nda okudu. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde orta eğitime başladığında İngilizce ve Fransızcayı hakkıyla konuşabiliyordu. Kız Koleji’nde bu dillerine Almancayı da ekledi. Liseyi bitirdiği yıllarda kızların matematik eğitimi yapmaları pek alışıldık bir durum değildi. “Madam Curie kuramsal çalışmalar yapabildiyse, ben neden yapamayayım” diye düşünüyordu.
Ama önce ailesini ikna etmesi gerekecekti:
“Bizim gibi bir ailenin kızı nasıl olur da karma eğitim yapılan bir okula gider diye üniversiteye gitmeme karşı çıktılar. Benim hırsımı bileyen bir şey vardı ki o da kadınlar matematikçi olamaz deniyordu. Matematiği sevmem meslek seçimimde elbette ki önemli bir etkendi; ama en zor olanı başarabileceğimi gösterme isteğinin de ciddi payı vardı tercihimde. Kadınların bunu da en iyi biçimde yapabileceğini kanıtlamak istiyordum.”
Paris Pişmiş, aile engellerini aşıp İstanbul Üniversitesi Matematik ve Klasik Astronomi bölümüne girdi ve burayı 1933 yılında bitirdi. Türk üniversitelerinin tarihinde bu bölümü bitirebilen ilk kız öğrenciydi.
Hitler Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye gelen hocalarından en çok da bilimsel araştırma yapma yöntemlerini öğrenmişti. Bu hocalardan Prof. Freundlich ondan doktora tezi olarak evrenin dönmesi ile ilgili bir çalışma hazırlamasını ister.. Doktora tezinin başarısından etkilenen hocası Harvard Üniversitesi’ne bir mektup yazarak bu değerli öğrencisine bir yıllık bir burs ayarlar. Başarılı olduğu görülünce süre üç yıla çıkarılır. Burada tanıştığı bir Meksikalı öğrenciyle; Felix Recillas ile evlenir ve Meksika’ya yerleşir. Bu ülkede Pueblo Astrofizik Gözlemevi’nin ve Meksika Üniversitesi Astronomi Bölümü’nün kurucuları arasında yer alır.
1965 yılında kendi adıyla anılan yeni yıldız kümeleri keşfeder. Şu anda Pişmiş’in adıyla anılan 23 yıldız kümesi var gökyüzünde..
Paris Pişmiş 1 Ağustos’ta Meksika’da öldü. Cesedi 2 Ağustos’ta krematoryumda yakıldıktan sonra külleri havaya savruldu. Bütün yaşamını gökyüzü araştırmalarına adayan, binlerce öğrenci yetiştiren, çok sevdiği vatanından binlerce kilometre uzakta ölen bir kadının külleriydi bunlar..
Bu gece yıldızları seyredip onu anacağım.. Cesur ve akıllı bir Türk kızının filmlere konu olabilecek yaşam serüvenini hatırlayacağım. Türk kadınlarının dünyamızı ve ülkemizi daha iyi yaşanabilir bir yer haline getirme yolunda her türlü zorluğu aşabileceklerine olan inancımı tazeleyeceğim.