t24.com.tr

Zaten kutlamaya gönülleri yoktu

Bu ülkede doğup, yaşadığımız için biliyoruz ki bu 29 Ekim, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yıldönümü.

Buralı olmasak, bunu bilebilmemize olanak yoktu çünkü devletimizi yönetenler bu önemli tarihi bizler kadar önemsemiyor.

Önemseyenlerin oranı nedir, bu ülkede yaşayan kaç kişi Cumhuriyet’in 100. Yılının özenle kutlanması gereken önemli bir gün olduğunu düşünüyor? Bunu bilmiyorum.

Ancak sokak röportajcılarının yaptığı röportajları izlerken sayının bizlerin zannettiği kadar çok olmadığını da söyleyebilirim.

Cumhuriyet Bayramı’nın hangi gün olduğunu bile bilmeyenlerin sayısı az değil.

Bunun için kimi suçlamalıyız, bilmiyorum. Hatta birilerini suçlamamız gerekiyor mu, onu da bilmiyorum.

Öte yandan 50. Yıl ve 75. Yıl kutlamaları için devletin bütün organlarıyla nasıl seferber olduğunu, bu seferberliğin topluma nasıl yansıyıp, kutlamaların içselleştirildiğini de gayet iyi hatırlayacak yaştayım.

100. Yıl’da görmediğimiz bir şey bu ve kuşkusuz ki Cumhuriyet’in hangi gün kurulduğundan bile habersiz olan insanların bu yıl gerçekleştirilecek kapsamlı kutlama programlarıyla “aydınlatılmaları” da sağlanabilirdi.

Mesele sadece TRT’nin kutlama programlarını Gazze katliamı gerekçesiyle ertelemesi ya da Saray’daki resepsiyonun Gazze matemi nedeniyle iptal edilmesinden ibaret değil. Küçük ve önemsiz bir örnek gibi görünüyor ama Çatladıkapıspor şampiyon olsa Boğaz köprülerine bayrakları asılır, dün itibariyle köprülerde bayrak bile yoktu.

Yıl boyunca sürecek kapsamlı bir etkinlikler programı yapılmadı. Sanki bu yıl da herhangi bir yılmış gibi davranıldı.

Kısacası Erdoğan yönetimi, Cumhuriyet’in 100. Yılını görkemli bir şekilde kutlamayı tercih etmedi.

Hatta şunu söylemek de mümkün: Erdoğan yönetimi, Malazgirt’in, İstanbul’un fethinin yıldönümlerine atfettiği önemi, Cumhuriyet’in 100. Yıldönümüne göstermedi.

Bunun temeli, AKP’nin siyasi çizgisini belirleyen ideolojide.

O ideolojinin başı Cumhuriyet’in kurucu kadrolarıyla ve Cumhuriyet inkılaplarıyla hoş değil.

Cumhuriyet’in 100. Yılını heyecanla kutlamak kaçınılmaz olarak Cumhuriyet’in kurucu kadrolarını anmayı ve bu işteki rollerini teslim etmek sonucunu doğruyor.

İktidardaki kadronun temel ideolojik eğitiminin kaynağı filozof zannettikleri Necip Fazıl ve tarihçi zannettikleri Fesli Kadir tipindeki demagogların yazıp, çizdikleri.

AKP her fırsatta “ecdadımız” ile övünüyor ama bu ecdat ile ilgili olarak anlatabileceği kahramanlık menkıbeleri de çok eski tarihli.

Yakın tarihe geldiğimizde, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Kıbrıs gibi hikayelerin ana kahramanları ile ideolojik sorunları var.

Sırf bu yüzden Kut’ül Amare’den kahramanlık destanları çıkarma denemelerini de hatırlayalım.

Buna ihtiyaç duyuyorlar çünkü dünyanın neresinde olursa olsun, otoriter rejimler bu tür kahramanlık menkıbelerine ihtiyaç duyarlar.

İdeolojiyi taşımakla görevlendirilmiş, kutsal hikayeler!

Bunun için tarihi değiştiremeyeceğine göre ya yeni bir tarih yaratmalısın ya da tarihi görmezden gelmenin yollarını bulmalısın.

Cumhuriyet’in 100. Yılında ortaya çıkan bu görüntünün temel nedeni de bu görmezden gelme çabası.

Tam da bugünlere Gazze katliamlarının yaşanması aradıkları fırsatı altın tepsiyle önlerine sundu.

İlk akıllarına gelenin Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerini iptal etmek ve Cumhuriyet Bayramı arifesine Gazze mitingi koymak olması bu nedenle çok doğal, bir bakıma içgüdüsel bir tutum.

—————————

Türkiye’nin ulusal çıkarları ne oldu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hamas’ı “topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubu” ilan ettiği konuşmasında “İsrail’e gitme projemiz vardı, iptal” deyince, İsrail ile yürütülen “doğal gaz projesi” de iptal edildi.

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın önümüzdeki ay İsrail’e gidemeyecek ve bu proje ile ilgili olarak yapacağı görüşmeler de artık yapılmayacak.

Proje, İsrail doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya naklini öngörüyordu.

Erdoğan, fabrika ayarlarına geri dönüp İhvan’cı olduğunu hatırlayınca, bu iş de yattı.

Erdoğan, T.C. Cumhurbaşkanı.

Doğal olarak önceliği Türkiye’nin ulusal çıkarları olmalı.

İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması işi kimin çıkarınaydı?

Yanıtı açık aslında: İsrail’in ve Türkiye’nin.

İsrail, Türkiye yolu kapandığına göre bu gazını başka yollardan Avrupa’ya ulaştırabilir mi?

Evet, belli bir maliyet artışını göze alarak Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden ulaştırabilir.

Bu durumda, bu projenin iptalinden kim zararlı çıkıyor?

Yanıtı çok açık: Türkiye.

Erdoğan’ın Türkiye’nin çıkarlarını korumaktan vazgeçmesi, Gazze halkının bir derdine deva olabiliyor mu? Hayır, olmuyor, İsrail bildiğini okuyor.

O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kararı vererek Türkiye’ye sağladığı avantaj nedir?

Erdoğan, ilk işi olması gereken şeyi yapmıyor: Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen bir politika izlemiyor, ideolojik saplantılarının esiri olmuş.

Bu iptal Türkiye’nin bir enerji kavşağı olma yolundaki çabasıyla da çelişiyor.

Ve Erdoğan’ın ideolojik saplantılarının Doğu Akdeniz’de yarattığı tek tahribat da bu değil.

Mısır ve İsrail ile ideolojik kavgaya tutuşmanın doğal sonucu, bu iki ülkenin Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar ile iş yapmalarına yol açtı.

Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs meselelerinde tarih boyunca ortada kalmayı tercih eden bu iki ülkeyi, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların yanına itti.

Bu hatadan dönüleceğinin işaretleri verilir ve İsrail ile doğal gaz konusunda iş birliği yapmanın yolları açılırken, bu kararı almak, Türkiye’nin çıkarlarını satmaktan başka anlama gelmez.

Karşılığında hiçbir şey elde edilemeyen bir satış bu üstelik!

——————————-