t24.com.tr

Gazze değil, Türkiye, Türkiye!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında şunu söyledi:
“Gazze’de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar, asırlık zeytin ağaçları, sular yok ediliyor, kirletiliyor.”
Cumhurbaşkanı’nın çevre bilincindeki bu ani parıldama 11 saat süren uçak yolculuğundan mı kaynaklanıyor?
Yoksa Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarını yazanlar ona bilerek ve isteyerek böyle tuzaklar mı kuruyorlar?
Bu soruların doğru yanıtını bilmiyorum.
Ancak Cumhurbaşkanı’na şunu söylemeliyim ki sadece Gazze’de değil, Türkiye’de de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor.
Daha geçenlerde İçişleri Bakanı, sokaklarındaki kedi, köpekleri öldürmeyen belediye başkanlarını açıkça tehdit etti.
Asırlık zeytin ağaçları ise en büyük yaramız!
Cumhurbaşkanı belli ki haberleri iyi takip etmemiş.
Hatay’da asırlık zeytin ağaçları yok edildi, yerlerine inşaat yapılıyor.
Muğla’da üç beş müteahhit önümüzdeki 15 – 20 sene daha ucuz kömürle ürettikleri elektriği pahalıya satıp ceplerini şişirsinler diye zeytin ağaçları kesiliyor, köylüler yerinden yurdundan ediliyor.
Bunun için kanun bile çıkarıldı ki birisi “burada maden varmış” derse zeytin ağacı filan demeden kesebilsinler!
Cumhurbaşkanı, BM İklim Zirvesi’ndeki konuşmasında da “hedefimiz 2053 yılı için net sıfır emisyon” dedi.
Kulağa hoş geliyor tabii; kim istemez ki bunun gerçekleşmesini.
Eğer Cumhurbaşkanı bu sözlerinde ciddi ise bunun gereklerini yerine getirmek için önümüzde 25 sene var demektir.
Bu durumda kömürle elektrik üreten özel santraller para kazansın diye zeytin ağaçları boşuna mı kesiliyor?
25 sene sonra hedef sıfır emisyon ise bu santralleri daha önce kapatmak gerekmez mi?
Demek ki aslında tahmin edilenden çok daha kısa bir süre işletme için zeytinliklerin altından girip üstünden çıkacaklar!
O ağaçlara, o ağaçların verdiği ürünle yaşayan köylülere, zeytin üretimindeki azalmanın yol açacağı zeytinyağı ve sofralık zeytindeki pahalılık nedeniyle vatandaşa yazık değil mi?
Keşke Gazze için endişelendiğinin yarısı kadar Türkiye için, Türkiye’nin hayvanları ve zeytinlikleri için de endişelenebilseydi.
Zeytinlik ve sokak hayvanları katliamlarına yol açan kanunları imzalayarak yürürlüğe koyan kendisi.
New York’taki bu konuşmalarını dinlerken acaba kanun metinlerini ne olduklarına bakmadan mı imzalıyor diye endişe ettim.
Bu konuda çok dikkatli olmalı.
Nasıl olsa önüne geleni okumadan imzalıyor diye arada bir sürü senet filan da imzalatırlar; aman diyeyim!
————————-

Nasıl bir çeviri hatası?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD gezisi sırasında önce Fox News’te Bret Baier’in sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine verdiği yanıt, ABD Dışişleri Bakanı Rubio’yu kızdırdı.
Hiç de diplomatik olmayan, üstenci bir bakışla Erdoğan’ın konuşmasına doğrudan değinmeden “böyle söylerler ama koşturarak Beyaz Saray’a gelirler” gibisinden bir çıkış yaptı.
Yakışık alan bir tutum değildi ancak ABD’de Trump rejiminde bu işler biraz da böyle yürüyor.
Trump hem dünyaya hem de kendi seçmenine “kimseyi takmadığını” biraz da böyle ifade ediyor.
Bu yazının konusu Rubio’nun terbiyesizliği değil; İletişim Başkanlığı’nın tutumu.
Erdoğan, Baier’in sorularını Türkçe yanıtladı. Cumhurbaşkanı sözleri arasında es verdikçe bir önce söylediğinin çevirisi yapıldı.
Konuşmayı dinledim, aynen şöyle diyor:
“Ben sadece şunu söyleyeyim. Sayın Trump hatırlarsanız bir ifade kullandı: ‘Rusya-Ukrayna savaşını ben bitiririm’. Bitti mi? Hâlâ devam ediyor. Aynı şekilde, ‘Gazze savaşını ben bitiririm’ dedi. Bitti mi? Hayır. Demek ki bu işin içine girdikten sonra bazı faturalar ödeniyor. Ve nitekim esir takası da kapandı.”
İletişim Başkanlığı Rubio’yu kızdıran bu sözlerin “doğru çevrilmediğini” ileri sürüyor ki çevirinin doğru olduğu tartışılacak bir şey değil.
Cumhurbaşkanı’nın ya da bir başka Türk yetkilinin Rubio’nun terbiyesiz çıkışına doğrudan yanıt vermemesi anlaşılabilir bir şey.
Daha Beyaz Saray’da karşılıklı bir görüşme olacak ve daha önce o ofiste yabancı konuklarla yaşanan tatsızlıkların benzerleriyle karşılaşmak elbette istenmeyecektir.
Ama “sözleri yanlış çevrildi, anlam değişti” ne demek?
ABD hükümetini mi salak zannediyorlar, haberleri okuyan vatandaşları mı?
İletişim Başkanlığı’na söylemeliyim ki bu doğru bir iletişim olmadı.
Tam tersine Fox’un aynı sözleri bir kez daha yayınlamasına yol açtılar ki bu eğer bu sözlerden doğan bir zarar varsa onu büyütmekten başka bir işe yaramaz.
———————————-