GENEL

Sınırlar elek, isteyen gelip geçiyor!

İstanbul’un “bazı ilçelerinde” yapılan denetimlerde 353 düzensiz göçmen yakalandı.

Denetim toplam üç saat sürmüş!

Operasyonu yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Göçmen Kaçakçılığı ile Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü!

Daha önce ne iş yapıyorlarmış diye merak etmedim de değil.

Haberdeki ayrıntılar, durumun ne kadar vahim olduğunu apaçık ortaya koyuyor.

İstanbul’un yarısı bile sayılmayacak bir bölgede denetim yapılmış ve sadece üç saatte 353 düzensiz göçmen ele geçirilmiş!

Denetim 24 saat ve İstanbul’un tümünü kapsayacak şekilde yapılmış olsaydı, ne kadar düzensiz göçmen ele geçirilirdi, sayı nereye varırdı, tahmin etmeyi size bırakıyorum.

Bu tablo sınırlarımızın nasıl korunduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Yeri gelmişken savaştan kaçan Suriyeli geçici sığınmacıların, “düzensiz göçmen” sayılmadıklarını da belirteyim.

Düzensiz göç, bir ülkeye yasadışı giriş yapmak, bir ülkede yasadışı şekilde kalmak veya yasal yollarla girip yasal süresi içerisinde çıkmamak anlamına geliyor.

Eski Milli Savunma Bakanı, sınırlarımızın eleğe dönüştüğü ile ilgili eleştirilere çok kızıyordu ama işte tablo bu: 3 saatte, İstanbul’un sadece bazı ilçelerinde denetim yapılıyor ve 353 düzensiz göçmen yakalanıyor!

Ve adı üzerinde bu “düzensiz” bir göç olduğu için de tam sayıyı kimse bilemiyor.

Geçtiğimiz ay, sınırlara hâkim olamamanın nasıl bir güvenlik sorunu yaratabileceğinin örneklerini de gördük.

IŞİD’in eski Musul kadısı, İstanbul Esenyurt’ta yakalandı.

Bu adam, Ezidi komşusunun kızını IŞİD’in köle pazarından kurtaran bir Iraklı devlet memurunun infaz edilmesinden de sorumlu.

Önemli bir IŞİD’li Türkiye’ye nasıl girebildi ve Esenyurt’ta nasıl barınabildi?

Çok ilginç bir örnek daha var: Reina’da 39 kişinin öldürüldüğü saldırının ardından yakalanan ve daha sonra sınır dışı edilen bir IŞİD’li Mayıs ayının sonunda Denizli’de yakalandı.

Adamı sınır dışı ediyorsunuz ve aynı kişi, bir yolunu bulup ülkeye yeniden girebiliyor!

Böyle sınır güvenliği olur mu?

IŞİD üyesi kaç kişi aramızda yaşıyor acaba?

Savaştan çıkmış, adam öldürmeye, silah kullanmaya alışkın kaç kişi, karşı komşunuz?

——————————–

“Allah rızası” ne oldu?

Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız, din görevlilerine Ramazan ayında bir maaş ikramiye verilmesini istedi.

Yıldız, neden ikramiye istediğini şöyle açıklıyor:

“Ramazan ayı, din görevlilerinin en yoğun çalıştığı ay. Bu ayda mukabeleden teravihe din görevlilerimizin mesai kavramı gözetmeksizin gece gündüz çalışıyor. Dolayısıyla Ramazan ayını bu kadar yoğun bir çalışma temposu ile geçiren din görevlilerimize Ramazan Bayramı’nda bir maaş ikramiye verilmesi din görevlilerimizin motivasyonunu artıracaktır. Bu hakkı verilmesini istiyoruz.”

Din görevlileri de kuşkusuz ki ülkemizde maaşı ile geçinen herkes gibi enflasyon baskısı altında eziliyor.

Ve sadece bir ay değil, 12 ayın 12’sinde de çok yoğun, hatta bazen 24 saati aşan sürelerde görev yapan sağlık çalışanları, polisler, askerler de aynı şekilde yüksek enflasyonun yıkıcı etkisini yaşıyorlar.

Onun için çalışanları temsil eden sendikaların, ekonomik taleplerde bulunmalarında bir tuhaflık yok tabii.

Benim anlayamadığım “din görevlilerinin motivasyon için” ikramiye talep etmesi!

“Allah rızası” yeterli bir motivasyon oluşturmuyor mu?

——————————-

“Milliyetçilik” danışacakmış!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bunu kendisine niye yapıyor bilmiyorum ama giderek bir karikatür kahramanına dönüşüyor.

Seçimden sonra bütün danışmanlarını görevden almıştı, hatırlarsınız.

Dün okuduğum bir habere göre kendisine yeni bir danışman tayin etmiş.

“CHP Genel Başkan Danışmanı” aklınıza gelecek bütün siyasi liderlerle boy boy poz vermiş bir kişilik.

Doğu Perinçek ile bir fotoğrafı var, bozkurt işareti yapıyor!

Selçuk Özdağ ve Yavuz Ağıralioğlu ile fotoğrafları da mevcut.

Zafer Partisi’nin gençlik yapılanması Ayyıldız Hareketi’nin de kurucusuymuş.

Kılıçdaroğlu, yeni danışmanına “milliyetçilik” konularında danışacakmış!

Ben kendisini tanımam, onun için haksızlık etmek de istemem belki bu konularda yetkin bir isimdir.

Ancak şunu merak ediyorum.

Amblemindeki Altı Ok’tan biri “milliyetçilik” olan bir partinin genel başkanı, kendisine bu konularda danışmanlık yapabilecek çapta bir parti üyesi bulamıyor mu?

CHP, insan kaynakları konusunda bu kadar “boş” bir parti mi?

——————————-