Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Başkanlık ve üniter devlet meselesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki tezi var:
1 – Başkanlık sistemi Türkiye’yi uçurur, gelişmiş ülkeler böyle yönetiliyor.
2 – Üniter devlette de başkanlık sistemi olur.
Cumhurbaşkanı’na bu akılları veren danışmanları kimlerdir bilmiyorum ama G20 ülkeleri içinde hem “üniter devlet” olup, hem de “başkanlık” sistemiyle yönetilen bir tek Endonezya var. Endonezya da “gelişmiş” ülke sayılmaz, kişi başına milli geliri bizimkinin dörtte biri kadar!
Biz önce bir “uçma” faslına bakacağımız için G20 üyesi olup başkanlık sistemi ile yönetilenlere gidelim.
Rusya Federasyonu: Yarı başkanlık sistemi ile yönetilen bir Federal Cumhuriyet. 85 federal bölüme sahip. Federasyon, kendi anayasası ve parlamentosu ile başkanı bulunan 21 otonom cumhuriyet, yerel yasama organı ve başkanı bulunan 46 oblast, 9 kray, 4 özerk okurg, 1 özerk oblast, 3 federal şehirden oluşuyor.
Güney Afrika: Dört bölgeli federatif cumhuriyet. Üç ayrı başkenti var. Pretoria idari başkent, Cape Town yasama başkenti, Bloemfontein adli başkent.
Güney Kore: Bir başkan tarafından yönetilir, sıkı bir güçler ayrılığı vardır. Ve yarı özerk “yerel hükümetler”in kendilerine ait yasama ve yürütme organları vardır.
ABD: Başkanlık sistemi ile yönetilen bir federal devlettir. Adı üzerinde “Amerika Birleşik Devletleri”! Eyalet dediğimiz “devletlerin” seçimle gelen valileri, eyalet içinde uygulanan kanunları yapan meclisleri vardır.
Arjantin: 23 eyalet ve bir federal bölgeden oluşan federal bir cumhuriyettir. Her eyaletin kendi meclisi ve seçimle gelen valisi vardır. Her eyaletin kendi Anayasası vardır, bunlar federal bir rejim içinde birleşmiştir.
Brezilya: Bu ülkenin resmi adı zaten Brezilya Federal Cumhuriyeti’dir. Her biri kendi meclisi ve valisi olan 26 eyaletten oluşur. Benden duymuş olmayın ama her eyaletin kendi bayrağı da vardır.
Meksika: Resmi adı Birleşik Meksika Devletleri olan federasyon bir federal bölge ve 31 eyaletten oluşur. Her eyaletin kendi meclisi vardır.
Yani diyeceğim o ki meseleyi doğru zeminde tartışalım.
Başkanlık tek başına gelişmeyi sağlayan bir faktör olmadığı gibi parlamenter sistem de tek başına gelişmeyi sağlamaz.
Bakın Meksika başkanlıkla yönetiliyor ama demokratik sayılmaz. Endonezya üniter başkanlık ama gelişmemiş.
Ayırt edici olan şey ne kadar “demokratik” bir ülke olunduğu ile ilgilidir.
Sağlam güçler ayrılığı ile desteklenmiş her iki sistem de demokrasi içinde bireylerin haklarını koruyabildiği gibi ekonomik gelişmeyi de sağlayabilir.
———————————–
 
Hitler, aklına nereden geldi?
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “başkanlık sisteminin kötüye kullanılması ile ilgili” örnek ararken Hitler’i buldu.
“Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var. Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz.”
Oysa Hitler, parlamenter sistemin başbakanıyken, diktatöre dönüşmüştü, başkanken değil.
Bir başka deyişle Hitler, parlamenter sistem çalışırken “başkan” olmaya karar verdiği için böyle oldu.
Meclisten bir kararname çıkardı, Meclis’in yetkilerini hükümetinin üzerine aldı ve bir günde “führer” yani başkan oluverdi.
O gün oylamaya Alman muhalif milletvekilleri sokulmamıştı. Nazi Partisi’nin paramiliter güçleri parlamentoyu sarmış ve muhalefetin meclise girip oy kullanmasını önlemişti.
Yani neresinden bakarsanız bakın talihsiz bir örnek oldu, Hitler’i hatırlamış olması.
Oysa Başbakan aynı gün parlamenter sistemin kötüye kullanılabileceğinin örneği olarak Hitler’i gösteriyordu.
Demek ki parti kurmayları oturmuşlar ve Hitler örneğini, parlamenter sistemin kötüye kayabileceğinin örneği olarak bulmuşlar.
Bunu propaganda için kullanmaya karar verince Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na da bilgiyi vermişler.
Ama Cumhurbaşkanı artık yol yorgunluğundan mıdır, yoksa aklından başkanlık sistemi çıkmadığından mıdır bilinmez, Hitler’i tersinden örnek gösterdi.
Uluorta her mikrofona konuşmanın sonucu bazen böyle olabiliyor. Bunu biz biliyoruz. Ama tabii yabancı yorumcular bunu bilmedikleri için Cumhurbaşkanı’nın, Hitler’e özendiğini yazıp, çizdiler.
Cumhurbaşkanlığı’nın bu durumu kurtarmak için yaptığı açıklama ise hiç bir işe yaramadı.
Bu dil sürçmesini tevil yerine açıkça yanlışlıkla yapıldığını söyleselerdi, daha doğru olurdu.
——————————
 
Erdoğan söylerse alkış, başkası söylerse “yuh”
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün “üniter devlet” savunucusu ama 30 Mart 2013 tarihinde de şöyle demiş:
“Dünyada gelişmiş ülkelere bakarsanız bunların hiçbirinde eyalet korkusu diye bir şey yok. Tam aksine, eyalet yapılanmaları o güçlü ülkelerde çok daha süratle kalkınmayı getiriyor. Bu güçlenme alametidir. Gelin bizim tarihimize, Osmanlı’ya baktığımız zaman Lazistan eyaleti, Kürdistan eyaleti var. Güçlü Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz. Belediye başkanlarını seçiyoruz da valileri niye halk seçmesin?”
Görüşleri evrim mi geçirdi, yoksa o gün öyle söylemesi gerekiyordu, bugün böyle söylemesi gerektiği için mi böyle düşünüyor, bilemiyorum.
Ama en ilginci HDP Milletvekili Garo Paylan bunu TBMM kürsüsünden açıklayınca AKP milletvekillerinin gösterdiği tepki!
Aynı sözü Erdoğan söylerse alkışlıyorlar, başkası söylerse “Kandil’den mi talimat aldın” oluyor.
Belli ki “fikir özgürlüğüne ve kendi fikirlerine sahip olmaya” bu arkadaşların hepimizden daha çok ihtiyacı var!
————————————