HÜRRİYET

Millete perhiz, Köşk’e lahana turşusu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Eylül ayının son günlerinde Maliye Bakanı ve bürokratlarıyla bir toplantı yaptı.
Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın da katıldığı toplantıda, orta vadeli plan ve 2015 bütçesi hazırlıkları görüşüldü.
Başbakan Davutoğlu, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada “kamuda israfın önlenmesi” talimatını verdi.
“Eğer bir milletin üreten, vergi ödeyen kesimi bazı imkanlara sahip değilse, bürokrasi ya da devleti yönetenler bu imkanlara sahipse, bu sürdürülebilir ve ahlaki bir durum değildir” dedi.
Nitekim, açıklanan hedeflere göre 2015 bütçesinde, kamu kurumlarının ödeneklerinde önümüzdeki yıl için yüzde 4,4 oranında bir artış öngörülmüş bulunuyor.
Bir tek Cumhurbaşkanlığı Bütçesi hariç!
Cumhurbaşkanlığı’nın 2015 bütçesi bu yıla göre yüzde 99 artırılarak 397 milyon liraya çıkarılacak.
197 milyon 500 milyon liralık ilave bütçenin yaklaşık 37 milyon lirası personel giderlerindeki artıştan kaynaklanacak.
46 milyon liradan 80 milyon liraya ulaşacak personel giderleri, Cumhurbaşkanlığı’nda kurulmaya başlanan danışmanlar ordusunun maaş ve ödeneklerine harcanacak.
Gördüğünüz gibi Ahmet Davutoğlu’nun perhizi, Çankaya’ya çıkınca lahana turşusuna dönmüş bulunuyor!
Tasarruf edeceğiz diye hastanelerde ameliyatlar durma noktasına geliyor ama
Erdoğan’ın bir kaş işareti bütçeden 200 milyon lirayı alıp götürüveriyor!
Neden?
Çünkü Cumhurbaşkanı, önümüzdeki yıl ilan edilmemiş bir seçim kampanyası yürütecek.
Meydanları gezecek, ona buna atıp tutacak, Anayasa’yı değiştirecek bir oy çoğunluğuna ulaşmak için Cumhurbaşkanlığı makamının olanaklarını kullanacak.
Polis devleti ile AB’ye girecek!
Kobane protestoları sırasında yaşanan şiddt olaylarının ardından, polisin yetkilerini arttıran bir güvenlik paketi hazırlanıyor.
Böyle bir güvenlik paketinin TBMM’ye getirileceğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamıştı.
Normal olarak, Başbakan’ın ya da İçişleri Bakanı’nın açıklamasını beklerdik böyle bir konuyu, ama Cumhurbaşkanı, belli ki kendisini hala Başbakan zannediyor.
Acaba bundan sonra kendisine “Cumbaşbakan” mı desek diye düşünmüyor da değilim!
Pakette “polise önleyici gözaltı yetkisi”, “tutuklu yargılamanın genişletilmesi” gibi tedbirler yer alıyor.
Böylece polis herhangi bir yargıç ya da savcı kararı olmadan, “şüphelendiği” vatandaşları, 12 ile 24 saat arasında gözaltında tutma yetkisine kavuşacak.
Gördüğünüz gibi “yeni Türkiye” diye yola çıktılar, ama akıllarına ilk gelen de “eski Türkiye’nin” faşizan uygulamaları!
Benzeri kanunların ve uygulamaların daha önce yapıldığını ama hiç bir sonuç elde edilemediğini hükmet bilmiyor olabilir mi?
Kuşkusuz ki biliyordur, bilmiyorsa bile devletin hafızası vardır, onlar hatırlatır.
Peki niye böyle 12 Eylülvari faşizan uygulamalar akıllarına geliyor?
Bir tek nedeni var: Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adamlık heveslerinden beslenen otoriterleşmeye karşı sesini yükseltmeye niyetlenecekleri caydırmak.
Caymıyorlarsa da polis devleti uygulamalarıyla sindirmek, baskı altına almak!
Başbakan Davutoğlu, TBMM kürsüsünden, hükümetinin bir süredir aksayan AB ile ilişkileri yeniden canlandıracağı sözünü vermişti.
Şimdi gerçekleştirmeye çalıştığı polis devleti hevesleri ile bu sözü birbirini tutuyor mu?
Bak onlar hiç utanıyor mu?
Kıvanç Tatlıtuğ, bayramda kız arkadaşıyla gittiği Marmaris’te beş günlük tatilde 50 bir lira harcadığı ile ilgili haberlere tepki göstermiş.
Haberin yalan olduğunu söylüyor,ispatlanırsa mesleğini bırakacağını açıklıyor.
Tatlıtuğ’a şunu söylemek isterim: Para kazanmak ne kadar normal bir şeyse, kazandığın parayı harcamak da o kadar normal bir şeydir, kimseye hesap vermen gerekmez!
Yeter ki o parayı normal yollardan, dürüst bir insan olarak kazan, vergisini öde, gerisi kimseyi ilgilendirmez.
Bak, ayakkabı kutularında, çikolata tepsilerinde, elbise torbalarında paralar alan, evlerinde sıfırlana sıfırlana bitirilemeyecek kadar kaynağı belirsiz para çıkanlara!
Milletin fitre ve zekatını “fakirlere vereceğiz” diye fenerleyenlere!
Utanması gerekenler onlardır.
Ama onlar utanmadıkları gibi o paraların hesabını vermeye de yanaşmıyorlar.
Yüzleri kızarmıyor, pişkin kelle gibi ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar.
Sen keyfine bak! İyi bir oyuncusun, çok para kazanman normal olduğu gibi, çok harcaman da normaldir.