Yazmayı hiç istemediğim bir yazı
Hayali en geniş senarist bile böylesini yazmaya cesaret edememişti. Ama oldu. Yüzlerce milyon insanın gözünün önünde, televizyonlardan canlı yayında gerçekleşti.
Bir terör olayına ilişkin ilk haber elime geçtiğinde, bir yayın yönetmeni olarak insanlığa karşı bir sorumluluğum olduğunu düşünürüm.
Böyle bir haberi büyütmenin, teröristlerin ekmeğine yağ süreceğine, onların amaçlarına hizmet edeceğine inanırım.
Teröristin amacı korkuyu yaymaktır. İnsanları normal yaşamlarından koparmak, onları korkunun oluşturduğu bir parmaklığın arkasına hapsetmektir.
Korku krallığının iktidarı ele geçirmesine razı olamam.
Bu kez durum çok farklı
Bu en başta kendi varlığımı inkar etmek olur.
Bu nedenle bugüne kadar yönettiğim tüm gazetelerde terör olaylarına ilişkin haberleri bir İngiliz soğukkanlılığı ile kullanmaya gayret ettim.
Ama bu sefer durum çok farklı.
Ve korkarım, bugüne kadar savunduğum bu mesleki ilkemi yerlebir ediyorum.
Terörün dehşetini, çaresiz masum insanların acısını büyütüyorum.
Gözümün önüne sarı saçları örülmüş küçük kızlar, Amerikan traşlı küçük oğlanlar geliyor.
Babalarını, annelerini sabah işe uğurlayan minicik bebekler.
Ve zavallı insanların sevinci
Artık kimse onların süt kokan enselerini öpemeyecek. Nasıl bir hain planın kurbanı olduklarını büyüdükçe anlayacaklar. Diploma törenlerinde, nikahlarda,
bir işi başardıklarında yüreklerinin taa içinde hissedecekler acısını: Boğazlarına takılan bir yumruyla, göz pınarlarının kenarında büyüyen bir damla yaşla…
Dün bana en çok acı veren görüntü Gazze’deki Filistinlilerin sevinç gösterileriydi.
Aynı acıyı her gün yaşayan, dev bir güç karşısında çaresiz kalan zavallı insanların sevinçleri..
O görüntüleri hayatım boyunca unutamayacağım.
Demek ki diye düşünüyorum, insan olmak aynı zamanda böyle vahşi bir zevk almayı da mümkün kılabiliyor.
Bu da gösteriyor ki bundan sonra insanlık, temel ilgi alanını bizi birleştiren ortak şeylerin ne olduğuna yöneltmeli.
Hesse’nin bir sözü geliyor aklıma:
“Sevilmek mutluluk değildir. Her insan kendi kendini sever; ama mutluluk bir başkasını sevmektir.”