t24.com.tr

Komisyon Erdoğan’ı ne zaman dinleyecek?

DEMP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt sorununun çözümü ile ilgili süreçte muhatabın siyasi partiler değil, “devlet” olduğunu söyledi.

“Çatışanların masaya oturduğunu” belirterek CHP’nin İmralı ziyaret heyetine katılmamasını bir kez daha eleştirdi ve “bu sürecin içinde CHP de olmalıdır” dedi.

CHP’nin açıklamalarından anladığımıza göre ana muhalefet partisinin TBMM’de bu amaçla kurulmuş komisyondan çekilmesi söz konusu değil.

Onun için Hatimoğulları’nın aslında bu konuda çok endişelenmesine gerek yok; CHP’nin “süreç içinde kaldığını” söyleyebiliriz.

Tülay Hanım, “muhatap devlet, siyasi partiler değil” derken niye CHP’nin de mutlaka Öcalan’ı ziyaret etmesi gerektiğini yeteri kadar anlatamadığını düşünüyorum.

Kuşkusuz ki Abdullah Öcalan, bu süreçteki kilit figürlerden birisi, bunu tartışmanın bir anlamı yok.

Öcalan istediği için PKK kendisini feshettiğini, silah bıraktığını ve Türkiye’de bir çatışmaya girme riskini önlemek için güçlerini sınır dışına çıkardığını söyleyebildi.

Kimse bunun önemini yadsıyamaz.

Öcalan bu konuda bir talimat vermemiş olsaydı, bu söz konusu olmazdı.

Ancak bu durumda bile niye CHP’nin de mutlaka İmralı ziyaretini yapacak heyetin içinde olması gerektiğini açıklamak kolay değil.

Hatimoğulları’nın dediği gibi çözüm sürecinde örgütün muhatabı devlet ise, devleti yöneten iktidar koalisyonunu temsilen iki milletvekili o ziyarete katılıyor.

Onun için CHP’nin ziyarete katılmamasının süreci zedeleyecek, ortadan kaldıracak bir sonuç yaratmayacağını söyleyebiliriz.

“Öcalan’ı ziyaret” meselesi sembolik bir anlam taşıyor ve DEMP, “sembol” uğruna ana muhalefeti bu kadar eleştirerek ne elde edebilecek, bunu merak ettim.

Dün bu yazıyı yazdığım sırada TBMM komisyonunda karar verilen ziyaretin “MİT’in planlamasıyla birkaç saat içinde yapılacağı” belli olmuştu.

Ziyaret dönüşü yapılacak açıklamaları daha sonra elbette değerlendiririz.

Ancak sorunun çözümü “devlet ile örgüt arasında” ise dinlenmesi gereken bir figür daha var: O da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.

Erdoğan’ın bu konuda ne düşündüğünü bilen var mı?

“Terörsüz Türkiye hedefi için taşın altına elimizi koyduk” diyor da o “taşın ne olduğunu” söylemiyor.

Adına “devlet” dedikleri bir şey, kendi kendine inisiyatif alıp mı bu görüşmeleri sürdürdü?

Hayır böyle olmadı. Cumhurbaşkanı, devletin ve hükümetin başı olarak MİT Müsteşarı’na talimat verdi, bu görüşmeleri yürüttü.

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ne olup bittiğini ondan daha iyi bilecek durumda kimse yok.

MİT Müsteşarı’nın ve İçişleri Bakanı’nın komisyona verdiği bilgilerden daha detaylısını Erdoğan biliyor olmalı.

Müsteşar ve Bakan, bazı bilgileri Erdoğan’dan gizlemedilerse tabii. Bunun mümkün olamayacağını, Erdoğan’ın bu konudaki gelişmeler ile ilgili herkesten daha çok şey bildiğini söyleyebilirim.

Ama o ısrarla bu işin uzağında durmaya çalışıyor, her konuda saatlerce konuşabilen bir politikacı olarak bu konuda ağzından laf dirhemle çıkıyor.

Elbette bütün yol haritasını ayrıntılarıyla bugünden paylaşmasını beklemiyorum.

Ama genel hatlarıyla nasıl bir süreçte ilerlenebileceğini bizlere de TBMM komisyonuna da söyleyebilecek tek kişi Erdoğan.

Onun için komisyonun dinlemesi gereken en önemli isim de Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Erdoğan’ın lütfedip TBMM Komisyonunun ayağına kadar gitmeyeceğini de tahmin edebiliriz.

Kendi bütçesini sunmak için bile TBMM’ye gitmeyen Erdoğan bunun için de TBMM’ye gitmek istemeyebilir.

Egosu buna engel olabilir ama ziyanı yok.

İmralı’ya gitme kararını veren komisyon Saray’a gitme kararını da kolayca verir ve eminim bu kez içinde CHP’li bir üye de olur.

Bu ziyaretin, süreç için anlamının Öcalan’ı ziyaretten daha önemli olacağını da rahatça söyleyebilirim.

———————————–