t24.com.tr

Makam oturaklı ama adam bomboş

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu, ciddiye alan kaç kişi kaldı, gerçekten merak ettiğim bir konu bu.

Geçen gün bazı konsoloslukların “terör uyarısı” üzerine kapatılmasına çok kızdı.

“Türkiye’ye gelen her Amerikan büyükelçisi ‘ben Türkiye’de nasıl darbe yaparım, yaptırırım’ telaşı içerisindedir” dedi.

Bunu söyleyen İçişleri Bakanı.

Yani adamın kendisine ve sözlerine değil makamına bakarsanız oturaklı birisi olmalı.

Ama o kadar geveze ve boş konuşuyor ki!

Şu sözleri bakanlığının bir toplantısında Antalya’da söyledi:

“Amerikan Büyükelçisi’ne buradan söylüyorum, hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye’nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye’yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum.”

Bu sözleri söyleyen mahalle kahvelerinde sıkça rastlanan türden bir boşboğaz olsa, gülüp geçersiniz ya da başınızı emme basma tulumba gibi sallayarak onaylarsınız.

Ama İçişleri Bakanı söyleyince, “orada dur hemşerim” demek gerekiyor.

ABD Büyükelçisi bazı gazetecilere yazı yazdırıyor ve sen de bunu biliyor, kendine saklıyorsan ya bu bilgiyle birilerine şantaj yapmak peşindesin ya da palavracısın.

Niye bildiğini saklıyorsun, gereğini yapacağına dedikoduyla uğraşıyorsun?

Koskoca bakan olmuşsun, çıkıp söylesene “şunlar, şunlar ABD elçisinden maaş alıyorlar, aha bunlar da bordroları, onun istediği gibi yazıyorlar.”

Kusura bakma ama böyle işkembe – i kübradan sallamak taşıdığın sıfata uygun değil.

Bir ülkede İçişleri Bakanı, bir yabancı ülkenin böyle marifetlerini biliyor ve harekete geçmiyorsa aklı başında olan herkes durumdan şüphelenir.

Normal bir İçişleri Bakanı önce bu amaçla maaş alanları ya da darbe yapmak için elçiyle iş birliği yapanları kanıtlarıyla ortaya koyar, savcıya teslim eder.

Diğer yandan da Dışişleri Bakanlığını harekete geçirir, Büyükelçiyi istenmeyen adam ilan ettirir, kuyruğuna teneke bağlayıp memleketine yolcu eder.

Bunları yapmıyorsa kusura bakmasın ama ya palavra atıyordur ya da harekete geçecek cesareti yoktur.

Birincisi ayıptır, ikincisi ise ülke için korkutucu bir durum sayılmalıdır.

Türkiye’de görev yapan diplomatların güvenliği, Türkiye’nin namusudur. Bunun için İçişleri Bakanı’na güvenmemiz gerekir.

Ancak o siyasi hesaplar peşinde, belki ileride MHP’ye filan genel başkan olma ümidiyle salladıkça sallıyor. Hangi meczupları kışkırtmakta olduğunu düşünemiyor bile belli ki.

Daha da tuhafı bu ülkede bir de Dışişleri Bakanı sıfatını taşıyan birisi var.

İçişleri Bakanı’nın söyledikleri doğru ve ciddiyse harekete geçmesi gereken yetkili o.

Bir şey yapmadan öylece oturduğuna göre ya görevini ihmal ediyor ya da İçişleri Bakanı’nın salladığını o da biliyor demektir.

Bu ülkenin dış politikasını kim yürütüyor?

Aynı hükümetin önemli bir bakanının darbe planı yapmakla vs. suçladığı büyükelçiyi karşısına alıp Türkiye’nin çıkarları için konuşması gereken kim?

Bu nasıl bir hükümet?

Recep Tayyip Erdoğan, birisini İçişleri Bakanı diğerini Dışişleri Bakanı yapmak için bu tipleri çok aradı mı, gerçekten merak etmemek mümkün değil.

AKP’de bu işleri layıkıyla yapabilecek kimse olmaması mümkün mü?

———————————–

15 IŞİD’ci niye tutuklandı?

İçişleri ve Dışişleri Bakanları’nın, terör tehdidiyle kapatılan konsolosluklar nedeniyle öfke kustukları gün İstanbul’da düzenlenen bir operasyonla terör örgütü IŞİD üyesi oldukları iddia edilen 15 şüpheli yakalandı.

Yakalanan bu kişiler ile ilgili iddiaların ciddi bulunup mahkeme tarafından tutuklandığını da belirteyim.

Operasyon, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin MİT ve Emniyet İstihbarat’tan iletilen bilgiler doğrultusunda yapıldığı açıklandı.

IŞİD’in, İstanbul’daki İsveç ve Hollanda başkonsoloslukları ile Hristiyan ve Musevi vatandaşlara ait ibadethanelere yönelik eylem gerçekleştirme talimatı verdiği iddia ediliyor.

Emniyetin açıklamasına göre şüphelilerin, IŞİD terör örgütü ve çatışma bölgeleriyle bağlantıları bulunduğu belirlendi.

Şüphelilerin başkonsolosluklar ile kilise ve sinagoglara yönelik olası eylem girişimleri ile ilgili “somut tehdit” tespit edilemediği de açıklanan bilgiler arasında.

Emniyet’in bu açıklamasından sonra bazı konsoloslukların kendi aldıkları istihbarata göre kapatma kararı vermelerinde şaşılacak ne var?

Unutmayalım ki Türkiye’deki bazı büyükelçiliklerde diplomatların yanı sıra varlıklarını Türkiye’nin de bildiği istihbarat elemanları da var.

Bunlar ile bizim istihbarat örgütlerimiz arasında bilgi alışverişi olduğu da bir devlet sırrı değil.

Belli ki konsoloslukların kapatılması kararının altında bazı yönleri eksik kalmış bir istihbarat yatıyor.

İçişleri Bakanı’nın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün operasyonundan haberi yok muydu?

Yoksa bazı mafya operasyonlarında olduğu gibi bunda da kendisine haber verilmedi mi?

————————–