t24.com.tr

Silivri yolları ve hayalet gerekçe

CHP’li Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun tutuklanma gerekçesi şu: Kuvvetli suç ve kaçma şüphesinin varlığı ve adli kontrol önlemlerinin yetersiz kalacağı endişesi.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, olası bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekrem İmamoğlu’nu karşısında rakip olarak görmemesi için başlatılan operasyonlar dizisi boyunca bu gerekçeyi çok duyduk.

Şu anda Silivri’yi dolduran, bazıları eziyet olsun diye başka illerdeki cezaevlerine de nakledilen “torba soruşturma” kurbanlarının hemen hepsi için aynı gerekçe yazıldı.

Birkaç kelime söylediği için Cumhurbaşkanı’na “fiili saldırı” yapacağı iddia edilen Fatih Altaylı gibi artistleri sokağa dökerek hükümeti devirmeye teşebbüs ettiği iddia edilen Ayşe Barım gibi “tutuklular” da aynı gerekçeyle halen hapishanedeler.

Bu tutuklama gerekçesine artık “hayalet gerekçe” demeyi öneriyorum.

17. Yüzyılda, ABD’nin New England bölgesinde yer alan Massachusetts eyaletinin bir kenti olan Salem, “cadı avı ve cadı mahkemeleriyle” biliniyordu.

Dini taassup ve bağnazlık o yıllarda kendini öyle ortaya koymuştu.

Bu cadı mahkemelerinde, cadılık yapmakla suçlanan kadınlara karşı kullanılan kanıtlardan biri “hayalet kanıt” olarak tanımlanıyordu.

Salem’in cadı mahkemeleri için “hayalet kanıtlar” da “iğne batırılmış balmumu bebekler” gibi “somut delil” kabul ediliyordu.

Çünkü Salem’in yargıçları, cadıların kendilerinin yapmak istemedikleri kirli eylemlerini hayaletlere ya da kendilerine benzeseler de cismani olmayan bazı yaratıklara yaptırabildiklerine inanıyordu.

Şöyle bir örnekle açıklayayım: Cadı olduğu ihbar edilen kadın, cadılık yapmadığını söylüyor.

Ancak bazı tanıklar da var ki bilmem hangi gün, falanca saatte, şöyle bir kılıkla cadılık yaparken kadını gördüğünü iddia ediyorlar.

Kadın bunun üzerine tanıklar yardımıyla iddia edilen gün ve saatte söz konusu yerde olmadığını kanıtlıyor. Tanıklar mahkemede “evet bu kadın o saatte orada büyü yapıyor olamaz” diye ifade verseler bile bu ifadeler geçerlilik kazanmıyor.

Sanığın kendi lehine yapılan tanıklıklarla kanıtlayabildiği tek şey aslında “cadı” olduğu!

Çünkü Salem mahkemelerinin yargıçları, cadıların kendi benliklerini aynı anda birden fazla yerde bulundurabildiğine inanıyorlardı.

Kadın cadıydı, çünkü aynı anda hem bir yere gidip büyü yapabilirken aynı anda tanıklar huzurunda bambaşka bir yerde de bulunabilme yeteneğine sahipti!

Hayalet kanıt sorunu, akıl, dini yobazlığın önüne geçene kadar uzun yıllar boyunca New England bölgesinde çok can yaktı.

Son günlerde yolu adliyemize düşüp de tutuklanmadan adli kontrol önlemleriyle çıkmayı başarabilen tek kişi benim takip edebildiğim kadarıyla Can Holding soruşturmasında Kenan Tekdağ oldu.

Hakimler önlerine kim gelse tutukluyorlar çünkü soruşturulan kişi ya da avukatları ne derse desin, nasıl kanıtlar sunarlarsa sunsunlar hakimleri aksine ikna edemiyorlar.

“Kuvvetli suç ve kaçma şüphesinin varlığı ve adli kontrol önlemlerinin yetersiz kalacağı” gerekçesi artık bir tür “hayalet kanıt” olmuş durumda.

“Suçsuzum” demek, “lehimdeki delilleri değerlendirmiyorsunuz” demek, “kaçmak için bir nedenim yok” demek yeterli gelmiyor.

Hatta böyle söylerseniz bir bakıma kaçacağınızı itiraf etmiş de sayılıyorsunuz!

Onun için bu tutuklama gerekçesinin adını artık koyma vakti geldi diyorum.

“Hayalet gerekçe” uygun bir isimlendirme olur kanısındayım.

—————————–