Kaos GL’nin cinsel ayrımcılık ile ilgili nefret suçlarına dikkat çekmek için hazırlattığı “kamu spotu” için Marmaray suç duyurusunda bulundu.
Söz konusu video yayınlanır yayınlanmaz, Siyasal İslamcı çevreler büyük bir gürültü kopardılar.
Onun için filmi izlemiş olma ihtimaliniz çok yüksek, yarattıkları bu patırtının avantajı filmden herkesin haberdar olması oldu. Normalde ulaşabileceğinden daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.
İzlemiş olduğunuz gibi videoda, el ele tutuşmuş iki genç kız kendilerine bakan bir adamın bakışlarından rahatsız olup ellerini çözüyor. Bunun üzerine vagondaki herkes aynı anda el ele tutuşuyor.
Kimseyi düşmanlığa sevk etmiyor. Şiddet dili yok.
Artık nasıl bir şey olduğunu bile bilemediğim “genel ahlaka” aykırı bir durum görünmüyor. (Bu “genel ahlak” meselesi, güç sahiplerinin, toplumsal baskıya meşruiyet sağlaması için kullandığı bir genel kavram, onun için bu kavramı kullanmaktan da hazzetmiyorum aslına bakarsanız.)
Ve buna rağmen TCDD Taşımacılık AŞ savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.
Açıklamadan anladığım kadarıyla video, park halinde olan ve kullanılmayan bir vagonda çekilmiş.
Belli ki kiralayan şirket ile Marmaray arasında bir de sözleşme var, filmin konusu ile ilgili olduğu ima ediliyor.
Diyelim ki böyle bir sözleşme de var. Peki bu niye bir suç duyurusunun konusu olabilsin?
Ticari bir anlaşmaya uymamak nasıl bir suç olabiliyor?
Ticari anlaşmalara uymamanın sonucunun ne olabileceği sözleşmelerde yazılı olmalı. Bu da her halde hapis cezası filan değil, tazminat ile karşılanabilecek bir sorumluluk olabilir ki bu videonun Marmaray ve TCDD’nin manevi kişiliğine nasıl bir zarar vermiş olabileceğini de bilmiyoruz.
Rejimin şu anki günah keçilerinden biri de LGBTİAQ+ bireyler. Onun için bu suç duyurusunun, pratikte hukuk dışı bir sonuç doğurması ve bu hukuk dışı sonucun bir savcı ve hâkim marifetiyle elde edilmesi gayet mümkün görünüyor.
Çünkü sorunun temeli ahlak ile ilgili.
Güçsüzü ezmek, kendisi gibi olmayanı aşağılamak için elindeki gücü kanırta kanırta kullanmak zamanın ruhuna bakılırsa artık ahlaksızlık sayılmıyor.
Siyasal İslamcılığın az gidip uz gidip gelebildiği yer de burası işte!
——————————-
“Suç duyurusu” artık manyaklık düzeyinde
Memleketimizin ruh durumu son yıllarda iyice bozuldu.
Gün geçmiyor ki birileri sosyal medyada örgütlenip, herhangi bir sözün, hareketin, kişinin, tutumun peşine düşmesin!
Örgütlenmek diyorum ama bu öyle başı sonu belli bir örgüt işi gibi de değil.
Sosyal medyada ortaya atılan bir havai fişeğin havada patlayıp, binlerce parça halinde başımıza düşmesi gibi bir şey.
Çünkü herkesin “kendisi ve ötekisi” ile ilgili bir fikri var.
“Kendisi” en mükemmel, “ötekisi” en kötü.
Kendisi gibi gördüğü birileri, bir şeyin peşine düşünce talimat almış bekçi köpeklerine dönüşüyorlar ve tek amaç ötekisini yakalayıp, parçalamak oluyor.
Sahnede yapılan bir şaka, sosyal medyada yapılan bir yorum, bilmem kaç yıl önce yaptığınız bir beste, marifet yaptığını sanan bir ergenin gerzeklikleri her şey bunun konusu olabiliyor.
Suç duyuruları, şikayetler, savcıyı harekete geçmeye davet, onu tutukla, bunu tutukla hezeyanları…
Bu sağlıklı bir durum değil, artık manyaklık düzeyinde ve belli ki toplumumuzun sinirleri her an kopmaya hazır keman teli gibi gergin.
İki ay içinde üç uluslararası turnuvayı yenilmeden birincilikle bitiren voleybol takımımız bile bizleri birleştiremiyor, tam tersine sinirlerin karşılıklı daha da gerilmesine yol açıyor.
Bu ruh durumunu bekleyen kaçınılmaz son büyük toplumsal felaketler olur.
Bundan da kimse kazançlı çıkamaz, herkes kaybeder.
İnanmayan Suriye’ye, Afganistan’a, Irak’a baksın.
————————————
