Kumpası birlikte kurmuşlardı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde çalışma odalarının dinlenmesi ile ilgili olarak görülmekte olan askeri casusluk davasına “müdahil” olmak istedi.
Mahkeme de suçtan zarar görmüş olabilecekleri kanaatini getirdi ve Erdoğan’ın kişisel, Başbakanlığın kurumsal olarak davaya müdahil olabileceklerini kabul etti.
Dünya ne kadar küçük, insan dediğin varlık bakıyorsun bir gün burada, öteki gün diğer tarafa geçivermiş!
Hatırlar mısınız, şimdi bu davada birbirlerine “hasım” olan iki ekip bir arada, kardeşçe yaşarlarken de böyle bir “müdahil” olma talebi yine mahkeme tarafından kabul edilmişti.
Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı iddia edilen “irtica ile mücadele eylem planı” davasına AKP müdahil olarak katılmak istemiş, avukatların bu talebi de mahkemece uygun görülmüştü.
O vakitler bu davaya esas olan belgenin düzmece olduğu, bir “kumpas” ile karşı karşıya oluduğu ileri sürülüyordu ama AKP, belgenin gerçek olduğunu, bu nedenle suçtan zarar gördüğünü ileri sürüyordu.
“Kumpas”ın ortağı olarak hareket ediyordu, şimdi ise müdahil olduğu davaya esas olan belgenin “kumpas” olduğunu söylüyor!
Eskinin suç ortakları, şimdi mahkemelerde birbirlerine “müdahil” oluyorlar!
Bir zamanlar maziye bak, ne kadar şendiler!
Müdahil değil, sanık olmalıydılar
Ortaya çıktı ki seçimlerden önce istifa etmek zorunda bırakılan MHP’liler ile CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalan Deniz Baykal ve yakınları, sahte isimler ile alınan mahkeme izinleriyle uzun süre takip edilmişler.
Bununla ilgili olarak yakında dava açılırsa çok daha fazla bilgiye de ulaşacağız.
O vakit bunun sıradan bir iş olmadığını, siyaseti yeniden dizayn etmek isteyen bir gücün marifeti olduğunu yazmıştım.
Milletvekillerini takip edeceksiniz, nerede, ne zaman bulunacaklarını bileceksiniz. Gittikleri evlere önceden girip kamera ve mikrofonlar yerleştireceksiniz. İşinizi gördükten sonra aynı evlere tekrar girip yerleştirdiklerinizi geri toplayacakmsınız ki kimse sizi bulamasın.
Bütün bu işler son derece profesyonel bir ekibin işi olmalıydı, bir amatörün altından kalkabileceği bir iş değildi.
Örgütlü bir suç da olmalıydı, çünkü bir örgüt olmadan böylesine karmaşık bir işi tamamlayıp, sonuç almak da mümkün olamazdı.
Yapılan işin bir siyaset mühendisliği olduğu, MHP’nin oy kaybetmesi ya da baraj dışında kalmasından yararlanacak olanın da AKP olduğu herkesin bildiği bir gerçekti.
Ve iktidarda AKP vardı. Polis ona bağlıydı, MİT emrindeydi.
Ve AKP bu işi aydınlatmak için kılını kıpırdatmadı.
Kılını kıpırdatmadığı gibi, meydanlarda bunu siyasi propagandasında da kullandı.
“Ne özeli, genel bu genel” diye bağıran sesi hala kulaklarımızda!
Pekala biliyorlardı ki bu bir siyasi kumpastır, ama işlerine geldiği için seslerini çıkarmadılar, olayın peşine düşmediler, suçluları açığa çıkarmaktan kaçındılar.
Bugün “paralel yapı, kumpas, darbe” diye yeri göğü yıkıyorlar ama o vakitler onlar da bu işlerin içindeydiler.
Siyasetin, siyaset dışı yollarla şekillendirilmesi işlerine geliyordu, suçu kimin işlediğini bildikleri halde ondan yararlanmaya baktılar.
Ve şimdi bu davaların hepsine “müdahil” olarak katılma telaşındalar!
Aslında sanık olarak yer almaları gereken davalara!
Benden bir armağan
Kurulurken programına “milletvekilleri ve bakanların yargılanmalarının önündeki yasal engeller kaldırılacak” diye yazan partinin bugün geldiği nokta bir Shakespeare trajedisini andırıyor.
Ne ararsan var!
İhanet, kumpas, en yakınlarına atılan kazıklar, oyuna halkın ilgisini çekmek için medyaya yerleştirilmiş soytarılar!
Benden de armağan olarak bir Shakespeare sonesi gelsin:
“En tatlı şeyler ekşir kötü işler yaparak / Ottan daha iğrenç kokar çürüyen zambak.”