Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Avrupa’nın Florida’sı neresi olacak?

PORTEKİZ de Avrupa’nın birçok ülkesi gibi ekonomik krizden çıkış yolları arıyor.

Portekiz’in yeni muhafazakâr hükümetinin dış ticaret açığını kapatabilmek için bulduğu yollardan biri de önümüzdeki on yıl içinde Portekiz’i Avrupa’nın Florida’sı yapmak.
Florida, Amerika’daki eyaletler arasında “emekli cenneti” olarak biliniyor. Güneşli iklimi ve emeklilere sağladığı ucuz yaşam olanakları Florida’nın bu unvanı kazanmasına neden oluyor.
Portekiz hükümeti bu yeni politikasına “Reforma ao sol” adını vermiş. “Güneş altında emeklilik” sloganı ile yürütülecek.
Portekiz Ekonomi Bakanı Pereira, önümüzdeki on yıl içinde 100 bin Avrupalı emeklinin Portekiz’e yerleşmesinin hedeflendiğini, bu kişilerin beraberlerinde getirecekleri emekli maaşlarının Portekiz’in dış ticaret açığını kapatmakta önemli rol oynayacağını söylüyor.
Türkiye’de de sayıları çok olmasa da böyle bir kitlenin varlığını biliyoruz. Bodrum, Didim, Fethiye ve Alanya gibi önemli turizm merkezlerimizde yılın önemli bölümünü geçiren bir Avrupalı emekli grubu var.
Ve mesele “güneş altında emekliliği geçirmek” ise Türkiye, Portekiz’den çok daha avantajlı!
İklimin yumuşaklığı, Avrupa’ya kıyasla oldukça ucuz yaşam şartları, hızla gelişen sağlık sektörü bu konuda Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir.
Türkiye, Avrupa’nın en uzak noktasına bile uçakla maksimum dört saatlik mesafede!
Satılmayı bekleyen binlerce yazlık konut var, Portekiz ve İspanya’dan çok daha ucuza üstelik.
İstanbul’da bir inşaat patlaması yaşanıyor ve metrekare fiyatları hâlâ benzeri ölçekteki dünya kentlerinin çok altında.
Ama hâlâ “yabancılara emlak satışı” konusunu çözebilmiş değiliz!
Saçma sapan bir güvenlik endişesi bazı bölgelerde yabancılara yazlık ya da kışlık konut satışının önündeki en büyük engel. Sanki buradan bir ev alacak olan gelip de orada bağımsızlığını ilan edecekmiş gibi!
Gazetelerde zaman zaman bu konuda hazırlıkların ilerlediğine ilişkin haberler yayımlanıyor ama bunun nasıl bir ilerleme olduğunu anlayabilmiş değilim, ortada elle tutulur bir şey yok çünkü.
Evet, Türkiye’de TBMM’nin çözmesi gereken birçok önemli sorun var ama son derece hızla ve kolaylıkla yapılabilecek bir düzenlemenin bu kadar geciktirilmesini izah etmek mümkün değil.

Gelenekten geleceğe Gaziantep mutfağı

ÇOK zengin bir yerel mutfak kültürümüz var. Belki bunu söylediğim için bana kızacaklar olabilir ama bu yerel mutfaklarımız içinde en rafinesinin ve en zengininin Gaziantep mutfağı olduğunu düşünüyorum.
Bir mutfağı geliştirip, ileriye ve gelecek kuşaklara taşıyacak en önemli faktörlerden birisi de kuşkusuz ki lokantalardır. Evlerde pişirilen yemeklerin dört duvar arasından çıkarılması, reçetelerin standardizasyonu ve geliştirilmesi için bu çok önemli ve Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış Gaziantep lokantaları bunu başarıyla yerine getiriyor.
Elbette Gazianteplilerin kentlerine ve annelerinin yemeklerine sahip çıkmaktaki kararlılıklarını da göz ardı etmemeliyiz.
Bunun son örneği yeni yayımlanan bir yemek kitabı oldu. “Gelenekten Geleceğe Gaziantep Mutfağı” isimli kitap “Gaziantep mutfağı gönüllüsü” diye tanımlayabileceğim Tahir Tekin Öztan’ın beş yılda tamamladığı dev bir proje. Sahan Lokantaları’nın Yönetim Kurulu Başkanı olan Öztan, Gaziantep’te evlerde pişirilen bütün özel reçetelerin peşine düştü, 1200 kadın ile görüştü, bir jüri yapılan yemekler içinde yayımlanmaya değer olanları seçti ve bu kitap ortaya çıktı.
Kitapta 420 ev kadınının verdiği 420 tarif var. Her yemeği en iyi yapan jüri tarafından seçilmiş ve tarifler o kadınlardan alınmış.
Her yaştan ve her sınıftan kadınlar arasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de bir tarifinin olduğunu görmek beni şaşırttı. Şahin, “ekşili ufak köfte” isimli yemeği en iyi yapan kadın seçildiği için kitapta yer alıyor.
Tahir Tekin Öztan’ı ve onu bu işte yalnız bırakmayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nü kutlarım.
Mutfakları ile övünen diğer Anadolu kentleri için de örnek olur diye ümit ediyorum.

Hikmet Bilâ’ya veda

DÜN kaybettiğimiz Hikmet Bilâ ile mesleğe başladığım Yankı dergisinde birlikte çalışmıştım. Demek ki 35 sene olmuş.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ağabeyimdi, meslekteki ilk yıllarımda da ondan çok şey öğrendiğimi söylemem gerek.
Titiz, araştırmaya önem veren, belli bir siyasal görüşe sahip olmasına rağmen mesleğinin gereklerini yerine getirirken tarafsız olmayı başarabilen bir gazeteciydi.
Bizden sonra Yankı dergisinde mesleğe başlayan arkadaşım Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bilâ’nın ağabeyi olan Hikmet Bilâ’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının başı sağ olsun.