HÜRRİYET

Davanın böyle biteceğini bilemedim

ASLINA bakarsanız bu dava nedeniyle yanıldığımı da söylemeliyim.Daha önce de yazdığım gibi bu iddianame ile AKP’nin kapatılmak bir yana ceza dahi almaması gerektiğini düşünüyordum.

İddianamenin ağırlığını oluşturan şey parti önde gelenlerinin demeçleriydi.

Kişisel olarak açıklanması suç olmayan fikirlerin, bir parti çatısı altında açıklanması neden suç olsun? Partinin o görüşlerdeki hedeflere varmak için şiddete başvurması ya da bunu planlıyor olması durumu hariç elbette.

Ve bu hedefin de somut, elle tutulur deliller ile ortaya konması gerekirdi ki iddianame bundan çok uzaktı.

Mesela şöyle bir araştırma yapmak, savcılık için çok mu zordu?

Bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarında AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri ne yönde bir değişiklik oldu? Genel Müdür, Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü gibi yönetici mevkilerde daha önce kaç kadın vardı, şimdi kaç kadın var?

Bu tür üst mevkilere atanmada temel önceliği ortaya koyacak bir genel eğilim çıkarılamaz mıydı? Tümüne yakınının imam hatipli oluşu ya da tarikat bağlantıları?

“Devleti İslamlaştırma” çabası böyle somut verilerle ortaya konabilmiş olsaydı, mahkemenin kararı ne yönde olurdu acaba?

Birinciliği Sabah’a verdim!

DÜN yayımlanan gazetelerin özellikle birinci sayfalarını “profesyonel merakla” izledim.

Ve hangi gazete Başbakan’ı en çok memnun etti diye düşündüğümde Sabah’ı “tek geçiyorum”.

AKP medyasının en uçtaki temsilcisi Vakit’in bile birinci sayfasında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı özetleyen bir başlık altı spotu vardı.

AKP medyasının en ılımlı temsilcisi olduğunu varsaydığımız Sabah’ın birinci sayfasındaki başlık ve spotları yazayım da kararı siz verin.

Manşet: “İlk mesaj: Herkesi kucaklayacağız!”

Alt başlık: Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatmadı, sarı kart gösterdi. Erdoğan “Durmak yok, yola devam. Öncelik toplumsal barış” mesajı verdi.

İkinci manşet: Tam demokrasi için yargı uyarısı.

Alt başlık: Anayasa Mahkemesi tarihi kararı alırken iki uyarı yaptı: Parti kapatmayı zorlaştırın. Laiklik ihtarını ciddiye alın.

“Piyasa coştu”, “Dünya memnun” ve “Tepkiler: Karara saygı” konuyla ilgili diğer başlıklar.

Sabah’ın manşetinde bir de yuvarlak mühür var: AK Parti kapatılmadı.

Bakın Vakit bile alt başlığında kararı özetlemiş: “Anayasa Mahkemesi, AK Parti’nin kapatılmasıyla açılan davanın 3. gününde kararını verdi. 6 üye kapatılma yönünde oy kullanırken 4 üye Hazine tarafından verilen yardımın 1 / 2 oranında kesilmesini istedi. Mahkemenin “367 ucubesini” hatırlayan kamuoyu, dünkü kararı “kötünün iyisi” olarak değerlendirdi.”

Sabah yöneticileri, elbette bu en temel gazetecilik bilgisine ve refleksine sahipler.

Bütün ülkenin beklediği kararın küçük bir özetinin bile sayfaya konmamasının nedeni, yaşadıkları “sevinçli telaştan” kaynaklanıyor olmalı.

Bu bir maç değildi

ANAYASA Mahkemesi kararının bir maç sonucu gibi algılandığını görüyorum. Bir tarafta galipler, diğer tarafta mağluplar varmış gibi. Elbette maçı berabere diye kabul edenler de var.

Romalıların “hukuk” denen disiplinin ilkelerini koymadan önceki devirlerde yaşasaydık belki böyle olabilirdi. Çünkü “hukuk öncesi” dönemde “yargılamalar” iki şekilde sonuçlanırdı: İdam ya da beraat!

Günümüzde böyle bir sonuç mümkün değil.

Bu karar elbette herkes tarafından bir yere çekilecek.

Bunların da bir önemi kalmadı diye düşünüyorum.

AKP kapatılmadı ancak anayasal düzenimizin içinde oldukça ağır bir ceza aldı.

Medeni bir memlekette bunun sonuçları olurdu. Böyle bir ceza alan parti “nerede hata yaptığına bakar”, kendini düzeltmeye çalışırdı.

Bizde böyle olmayacak elbette. Üç-beş aylık bir bahar havasının, yeni gerilimler ve yeni problemlerle bozulmasını bekleyenlere bu ülkede “karamsar” değil, “tarihi unutmamış” demek gerekir.

Birçok kişi Başbakan’ın seçim gecesi yarattığı havanın yeniden atmosfere hákim olmasını umut ediyor. Ama unutmayalım ki o konuşmayı da yapan Başbakan idi, sonra 180 derece ters tarafa dönen ve demokrasiyi sadece “çoğunluğun istekleri” olarak tarif eden de Başbakan idi.

Evrende her şeyin değiştiğine ve sonsuz bir değişimin yaşandığına inanan bir felsefenin izleyicisiyim ama bu değişimin de bir gecede olabileceğine inanmıyorum.

Dilerim ki yanılan ben olayım!