Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Lahey Kararı ve Ermeni soykırımı iddiaları

BİRLEŞMİŞ Milletler’in en üst düzey yargı organı olan ve Hollanda’nın Lahey (Den Haag) kentinde faaliyetlerini sürdüren Uluslararası Adalet Divanı, Bosna’daki “soykırım ve kitle katliamı” ile ilgili kararını önceki gün açıkladı.

Kararın Boşnakları kızdırdığı bildiriliyor. Çünkü Divan, Bosna’daki kitle katliamları arasında sadece Srebrenitsa Katliamı’nı “soykırım” olarak niteledi.

Daha da önemlisi soykırımı gerçekleştirenlerin Sırp olmalarına, suçu Bosna Sırp Ordusu’nun işlemesine ve Sırbistan’ın bu ordunun maaş ve primlerini ödemesine rağmen, soykırımdan Sırbistan’ı suçlu bulmadı.

Mahkemenin bu kararı vermesinin nedenini Başyargıç Rosalyn Higgins şöyle açıkladı: “Srebrenitsa’daki soykırım uluslararası hukuk uyarınca davalı devletin sorumluluğunda değil, çünkü davalı devlet organlarınca işlenmemiş. Davalı devlet emir vermemiş, operasyonlarda etkin denetimi yok, gönderdiği yardımın bütünüyle soykırımda kullanılacağının bilincinde değil.”

Higgins “mezalimin pek çok Boşnak topluluğu üzerinde uzun süre uygulanmasının toptan ya da kısmi yok etme niyetini gösterdiği savını da reddettik” diyor.

Ermeni soykırımı iddialarının da eninde sonunda bu mahkemenin önüne getirileceğine kuşku yok.

Gerçi Ermeniler, güçlü bir halkla ilişkiler faaliyeti ve bunun sonucu olarak her ülkenin tek tek soykırımı kabul etmesi stratejisini izliyorlar.

Ancak Türkiye’nin günün birinde mahkemenin uzlaştırıcılığına başvurmasından başka bir çaresinin kalmayacağını da görmek zor değil.

Bu kararı, elbette uluslararası hukuk uzmanları daha iyi yorumlayacaklardır.

Ancak, mahkeme bu kararını görmezlikten gelmediği takdirde 1915 Ermeni Tehciri ile yaşanan trajedinin bir “soykırım” sayılması ve bundan da Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu tutulması pek mümkün görünmüyor.

Barzani’ye bir ’ipucu’ vermek gerekiyor

KUZEY Irak’taki “Kürdistan Bölge Yönetimi” Başkanı Mesut Barzani, “Türk, İranlı ve Araplar, Kürtlerin bağımsız devlete sahip olma hakkı bulunduğu fikrine alışmalı” dedi.

Barzani’nin söylediği hem bir durum tespiti hem de bir tür tehdit olarak algılanabilir.

Evet, doğru, Irak’ın kuzeyinde parlamentosu, askeri, bayrağıyla “otonom” bir Kürt devleti oluştu.

Bu devletin Irak’ın parçalanması sürecinde bağımsızlığını ilan etmesi ve kısa sürede başta ABD olmak üzere birçok müttefikince tanınması da kaçınılmaz gibi görünüyor.

Dolayısıyla Türkiye’nin de, İran’ın da, Suriye’nin de bu fikre alışması ve bu yeni durum için yeni politikalar geliştirmesi gerekliliğini tartışmak yersiz.

Sorun, Barzani’nin “bağımsız devlete sahip olma hakkı bulunan Kürtler” olarak tarif ettiği insanların nerede yaşadıkları ile ilgili.

Bu Türkiye, Suriye ve İran’daki Kürtleri de kapsayacak bir devletin habercisi olacak bir tehdit mi, yoksa sadece Kuzey Iraklı Kürtler mi kastediliyor?

Sorun öyle görünüyor ki sadece PKK ve terör sorunu olmaktan hızla uzaklaşma eğiliminde.

Türkiye, böyle bir emrivaki ile karşılaşırsa neleri yapabileceğinin ipuçlarını Barzani’ye vermeli ki, macera heveslileri ne yapmakta olduklarını iki kere düşünsünler.

Halaçoğlu’nun açıklaması

TÜRK Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, dünkü yazımla ilgili bir açıklama yolladı.

Halaçoğlu açıklamasında sözlerini yanlış yorumladığımı söylüyor.

“Hrant Dink’in cenazesine katılanların, başka insanların öldürülmesine sessiz kaldıklarını ve şehit cenazelerine katılarak ’Hepimiz Türk’üz’ demedikleri için bir ideolojinin mensupları olarak görüldüklerine” dikkat çekmeye çalıştığını belirtiyor.

Sözlerini “ölümler üzerinden siyaset yapma” şeklinde eleştirmemi doğru bulmuyor ve “Bu ülkede herkes gibi benim de fikirlerimi kamuoyu ile paylaşma hürriyetim vardır” diyor.

Halaçoğlu’nun söz konusu demeci gazetelerde yayımlandı.

O demeçle ilgili eleştirilerimi de dün yazdım.

Halaçoğlu’nun fikir özgürlüğünü kullanmasına itirazım yok.

Yazdığım yorum, Halaçoğlu’nun fikir özgürlüğüne değil, o fikirlere yönelik bir eleştiridir ve bu da bir yazar olarak benim doğal hakkım.

Okuyucularımız, Halaçoğlu’nun demecini, benim eleştirimi ve Halaçoğlu’nun yanıtını okuyarak kimin haklı olduğuna karar verebilecek olgunluktadır diye düşünüyorum.