M illi Takım’ın Çin’i 3-0 yenip bir üst tura çıktığı maçı izledikten sonra uçağa bindim ve Berlin’e geldim. O saatlerde İstanbul ya da öteki Türk kentlerindeki sokaklar nasıldı bilmiyorum ama eminim ki, Berlin’deki coşkunun bir benzeri yaşanıyor olmalıydı.
Nitekim otele geldikten sonra gece yatana kadar izlediğim bütün Alman televizyonları ilk haber olarak Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Alman kentlerindeki sevinç gösterilerini veriyordu.
Sadece haberlerde değil, spor ve eğlence programlarında da aynı şey vardı. Sevinç gösterileri sokaklardan taşmış, televizyon stüdyolarına kadar ulaşmıştı. Eğlence programlarından birinde Shakira’ya göbek attırmadan önce Türk döneri bile yedirdiler ki, gerisini artık siz düşünün…
Sabah uyanıp otel odasındaki televizyonu açtığımda yine aynı görüntülerle karşılaştım. Almanya, Türk zaferini kutluyordu. Sokaklarda ellerinde bayraklarla tur atanlar mı istersiniz, meydanlarda toplanıp “Türkiye Türkiye” diye tezahürat yapanlar mı?
Türklerin zaferini kutladılar
Sabah yayımlanan Bild gazetesinin Berlin baskısında da iç sayfaların tümünün tepesinde bir kuşak halinde Türkiye’nin zaferi kutlanıyordu, Türkçe olarak!
Kırmızı bir zeminden oluşan bu beş santimlik bantta ayyıldıza eşlik eden şu yazı okunuyordu: Türkiye 3-0 kazandı… Zaferinizi kutluyoruz…
Buraya Türk ve Alman gazetecilerini buluşturan bir yuvarlak masa toplantısına katılmak için geldim. Gerçi yuvarlak değil dikdörtgen bir masanın etrafındaydık ama olsun… Bu tür toplantılarda ne kadar çok sıkıldığımı bilen arkadaşlarımın beni eğlendirme amacındaki kısa mesajları toplantı adabını bozmasın diye telefonu kapattım, konuşmaları dinledim.
Toplantıda yapılan konuşmalar daha çok Alman ve Türk toplumlarındaki azınlık sorunlarıyla ilgiliydi.
Dünyayı nasıl bir geleceğin beklediği üzerine bir fikir jimnastiği yaptık. Etnik kimliklerin geleceğin dünyasında ayrılıklara zemin mi oluşturacağını, birlik içinde farklılıklarımızı koruyarak yaşayabilmeyi başarabilip başaramayacağımızı konuştuk.
Hep birlikte…
Konuşmaları dinlerken aklımda, hep bir gün önceki büyük kutlamalarda izlediğim görüntüler vardı. Elinde Türk bayrağıyla Almanya sokaklarında turlayanlar arasında kaç ilticacının, hatta kaç PKK’lının bulunduğunu merak ettim.
Bunun boş bir merak olduğunu düşünmeyin sakın… İki yıl önce yine bir Avrupa kentinde bu konudaki tutumumu bildikleri için olsa gerek, gerçek fikirlerini bana açıklamaya çekinen bazı Kürt kökenli vatandaşlarımın, Türkiye’nin galibiyetinden sonra ellerindeki Türk bayraklarıyla nasıl sevinç içinde havalara zıpladıklarının birinci elden görgü tanığıyım.
Ortak sevinç etrafında…
Türkiye’nin bir parçası olmanın onları ve bizi ortak bir sevinç etrafında nasıl birleştirdiğini biliyorum.
Avrupa’nın, İran’ın, Irak’ın, Suriye’nin hangi karanlık köşesinde, Kürt ve Türk kimlikleri üzerine hangi karanlık hesaplar geliştiriliyor ve planlanıyor olursa olsun, ortak noktalarımızın bizi bir arada tutacağına inanıyorum.
Dün Diyarbakır’dan Berlin’e kadar bizi birleştiren tek şeyin de sadece futbol takımımızın kazandığı zafer olmadığını biliyorum.
