MİLLİYET

Bizim de 'entelektüel terörist'lerimiz var

 Pazar günü Radikal’de Kenize Murad ile yapılmış bir söyleşi okudum.
Burada daha çok Sultan 5. Murad’ın torunu olarak tanınıyor olsa da Kenize Murad’ın asıl vasfı yazarlığı…

Kenize Murad’ın son kitabı geçenlerde Fransa’da yayımlandı.
“Dünyanın Kokuları – İsrail ve Filistin’den Sesler” adını taşıyan kitap, Filistin sorunu nedeniyle hayatları altüst olmuş kişilerle yapılmış bir dizi röportajı içeriyor ve İsrail devlet politikasına karşı sert eleştiriler getiriyor.

Yok sayıyorlar
Kenize Murad, kitabının yayımlanmasının ardından yoğun bir “entelektüel terörizm”le karşı karşıya kaldığını söylüyor.
Kitaba basın neredeyse hiç yer ayırmamış. Sebebi de Murad’a açıklıkla anlatılmış: Fransa’da, İsrail’i eleştirmek artık hassas bir konu haline gelmiş. En ufak bir eleştiri bile “Yahudi düşmanlığı” olarak algılanıyor. Gazeteler küfür ve tehdit mektupları alıyor ve reklamları kesiliyor.
Güçlü bir siyonist lobi var ve buradan kaynaklanan bir “entelektüel terörizm”, yazarı da, kitabını da yok etmeye çalışıyor.
İşin ilginç yanı İsrail’deki bir yayınevinin kitabı İsrail’de yayımlamak için bir girişim başlatmış olması.. Anlaşma sağlanırsa kitap İbranice’ye çevrilip yayınlanacak ama Fransa aydınları kitabı yok saymaya devam edecekler..

Burada da olurdu…
Kenize Murad ile Burçin Gerçek’in yaptığı bu ilginç söyleşiyi okurken şunu düşündüm: Burada, Türkiye’de, Murad’ın yazdığının tersini anlatan bir kitap yazılsaydı, yazanın başına neler gelirdi diye..
Şöyle bir kitap: Terör kurbanı İsrail halkının yaşamından kesitler veren, terörün yarattığı büyük şoku ve dağıtıp parçaladığı insan yaşamlarını anlatan röportajlar içeren bir kitap..
Hiç kuşkunuz olmasın benzer bir “entelektüel terörizm”e burada da tanık olurduk. Yazanın ne İsrail ajanlığı kalırdı, ne siyonist uşaklığı.. Hatta bazı gazetelerde yazarı hedef göstermeye varan yayınlar bile yapılırdı, buna eminim..
Yazar, kitabında İsrail devlet politikalarını ve Şaron’un tutumunu şiddetle eleştiriyor bile olsaydı, sonuç değişmezdi.

Korkunç güzel!
Kenize Murad’ın bence asıl cesareti bu kitabı Fransa gibi bir ülkede yayımlamasından çok, karşılaştığı olayın adını açıklıkla koymasından geliyor: Entelektüel terörizm!
Bir “oksimoron” örneği.. “Korkunç güzel” gibi..
Birbiriyle yan yana gelmeleri, içerdikleri anlam gereği mümkün olmayan bu iki kelimenin (entelektüel ve terörizm) açıkladığı ve bizim de çok yabancısı olmadığımız bir durum..
Demek ki bu açıdan Fransa ile Türkiye arasında pek bir fark yok..
Tanımı gereği yeni fikirlere, öncü görüşlere, farklılığa açık olması gereken entelektüeller, bir yanıyla da böylesine tutucu davranabiliyor..

Yazı değil, lobi önemli
Cihangir’de, Ortaköy’de, şurada burada yarattıkları küçük gettolarında yaşayan bir kesim, kendisinden farklı düşünen herkesi yargılıyor, idamına karar veriyor ve sonunda ipe de çekiyor..
Eğer bu kesimin savunduğu değerleri şaşmaz bir bağlılıkla savunuyorsanız mesele yok. Yazdığınız şey en sıradan bir “kompozisyon ödevi” bile olsa göklere çıkarılabiliyor. Yanlışlıkla bu kesimlerin hoşuna gitmeyecek bir şeyler anlatır ya da yazarsanız, isterseniz Nietzche olun, cehennem zebanileri kapınıza dikiliveriyor.
Düşünce özgürlüğünün en yılmaz savunucusu olması gerekenler, böyle bir durumda en acımasız sansürcü olabiliyorlar..
Bu “lobi”nin dinci, Kemalist, sosyalist, Türkçü, Kürtçü olması sonucu değiştirmiyor.
Birisi için “saygın bir yazar” olabilirken ötekisi için “aşağılık bir satılmış” olabiliyorsunuz..
Ve bence düşünce özgürlüğünün önündeki en büyük engel de bu.