Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki “İncir çekirdeğini ben dolduracağım, hayır sen değil, ben dolduracağım” tartışması siyasetin temel bir gündem maddesi olarak günlerdir önümüze sürülüyor.
İnsanın içini karartan bu tartışmadan biraz uzaklaşmanın, akıl sağlığımız açısından yararlı olabileceğini düşünüyorum.
Konumuz “sanatta kopyacılık” sorunu…
Benzer ortamların yarattığı benzer içsel gelişmelerin sonucunda sanatçıların, birbirlerinden habersiz olarak birbirine benzer sanat ürünleri ortaya koyabildikleri bir sır değil.
Öte yandan “etkilenme” diye bir durumun varlığı da inkâr edilemez bir gerçek ve sanatın doğası buna açık.
Bir sanatçının çizgisinden, yaşama ve sanata bakışından etkilenen başka sanatçıların yaratıcılıklarını ortaya koyarken yapılmış olan bir sanat eserini tekrarlamaları da mümkün..
Acar önemli bir ressam
Mesela Bedri Baykam’ın böyle etkilenimlerden kaynaklanan resimlerle düzenlediği bir sergi vardı. Yanlış hatırlamıyorsam, sergi, “This has been done before!” (Bu daha önce yapılmıştı) adını taşıyordu ve bu sözler resimlerin üzerine de yazılmıştı.
Bu konuyla yeniden ilgilenmeme neden olan şey, Genç Sanat isimli aylık güzel sanatlar dergisinde okuduğum ilginç bir “haber – yorum” oldu…
Haberi benim için ilginç kılan şey, yazının konusu olan ressamlardan birinin Türkiye’nin şu sıralar “en gözde” ressamı olması.
Bizde pek moda olan bir deyişle “sosyetenin ressamı”…
Açtığı her sergide resimlerinin tümü kolayca ve yüksek fiyatlarla satılan, resimleri Türkiye’deki birçok koleksiyoncunun duvarını süsleyen bu ressam, İsmail Acar.
Tartışılacak “benzeşme”
Son Venedik Bienali sırasında bir sergi açarak, dünyanın dört bir köşesinden gelen sanatseverlere de ulaşmayı başaran, önemli bir ressam.
Acar’ın “kopyacılık”la suçlanmasına yol açan resmi, 2003 yılında yapılmış ve Türkiye’de düzenlenen bir müzayedede satışa sunulmuş.
Resim, bugüne kadar belki binlercesi çizilmiş klasik bir “uzanmış çıplak” resmi…
Ve Acar’ın resmi, Amerikalı tanınmış bir ressam olan Andrew Wyeth’in resmiyle şaşılacak kadar aynı…
Yazıyla anlatmak güç olduğu için, bu köşede iki resmi de yayımlıyorum.
Wyeth’in resmi ile, Acar’ın resmi arasındaki tek fark, kadınların yattığı karyolanın başında gibi görülüyor. Wyeth daha detaylı çizmiş, Acar karyolanın başını tülün arkasında bir karaltı haline getirmiş…
Benzerliğin bu kadarına “etkilenme” denilemeyeceğini düşünüyorum.
Eminim sanat çevreleri bu ilginç “benzeşme”yi tartışacaklar…
Hayli amatör bir resim meraklısı olarak, Acar böyle bir resmi keşke yapmasaydı diye düşünüyorum.
