MİLLİYET

Bu fırsatı kaçırmayalım!

 Hükümetin “imam hatipler sorununa” indirgediği YÖK Kanunu’nu Cumhurbaşkanı’nın vetosu üzerine “soğutmaya” karar vermesi olumlu bir gelişme.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hatırlayacağınız gibi bu tasarı TBMM’ye gönderildiği vakit “Kimse toplumu germeye kalkışmasın” uyarısını yapma ihtiyacını hissetmişti.
Dün de aynı gerekçeyle, “toplumda gereksiz gerginlik yaratmamak için” tasarı önümüzdeki döneme bırakıldı.
Şimdi bu olumlu gelişmenin ve kazanılan zamanın Türkiye’nin lehine kullanılmasının zamanıdır.
Türkiye’nin üniversite eğitimi de dahil olmak üzere çok ciddi bir eğitim reformuna ihtiyacı var.. Hatta belki de “devrim” diye niteleyebileceğimiz çok daha köklü bir dönüşüme ihtiyacımız var.
Kimse 12 Eylül mirası YÖK’ün, demokratik ve özerk bir üniversite önünde engel oluşturmadığını iddia etmiyor.
Üniversitelerin kendilerini yönetebilir hale getirilmeleri, kendi akademik düzenlerini demokratik bir ortam içinde geliştirebilmeleri, bilginin ve bilimin üretilip toplumla paylaşılabildiği bir yönetim biçimine kavuşturulmaları gerekiyor. Üniversitelerimizi “yüksek lise” konumuna dönüştüren bugünkü anlayışın yıkılması ilk adım olmalıdır..
Lise sistemi tıkanmış
Öte yandan gerek mesleki ve gerekse normal lise eğitimimiz de içler acısı bir durumda.
Meslek liselerimizdeki eğitimin kalitesindeki düşüklük ve mezun olan öğrencilerin gerek iş bulma ve gerekse yükseköğrenime devam etme konusunda karşılaştıkları sıkıntılar görmezden gelinemez.
Aynı sorun çok daha yakıcı biçimde normal lise eğitimimiz için de geçerli.
Liselerimizden her yıl yüz binlerce genç mezun oluyor ve üniversite kapılarında bekleyenlerle birlikte ancak dörtte biri herhangi bir yükseköğretim programına kayıt yaptırabiliyor. Geri kalanların ne herhangi bir iş bulmak için becerileri var ne de yeterli bir eğitimden geçtikleri söylenebilir.
Sistem her yönüyle tıkanmış durumda.
Ülkemizin geleceği
Bütün bu büyük sorun içinde “imam hatipliler sorunu” ise çok küçük bir azınlığı ilgilendiriyor.
“Küçük azınlık” derken imam hatip liselerinde okuyan öğrencilerin sorunlarının önemsiz olduğunu iddia ediyor değilim. Tam tersine öteki meslek liseleri öğrencileri hangi ciddi sorunları yaşıyorlarsa onlar da aynı sorunları yaşıyorlar ve sayılarının öteki gruplara göre az olması bu çocukların kendi hallerine terk edilmeleri sonucunu yaratmamalı..
Bunu söylememin nedeni, eğitim konusundaki tartışmaların basit bir “imam hatipliler sorununa” indirgenmesindeki yanlışlığa dikkat çekmektir..
Hükümet tasarıyı geri çekme kararı verdiğine göre şimdi eğitimciler, üniversite hocaları ve Milli Eğitim Bakanlığı kazanılan bu süreyi, bu sorunu geniş bir perspektif içinde ele almak için kullanmalı.. CHP de ana muhalefet partisi olarak bu konuda ne çözüm önerdiğini açıklıkla ortaya koymalı ki ülkemizin geleceği demek olan eğitim sorununa geniş katılımlı bir çözüm bulabilelim..
Gün artık kısır tartışmaları bir kenara bırakıp, soruna geniş bir vizyonla yaklaşma günüdür…