Bu kadar cehalet, tahsil ile mümkün
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün, Paris’te bir tren garında yere yapıştırdığı bir harita pazartesi günü Milliyet’te yayımlandı.
Haritanın üzerinde değişik ülkelerden, değişik liderlerin fotoğrafları var.
Bir bölümü üzerinde yer aldıkları ülkenin devlet başkanı durumunda olan kişiler: Saddam Hüseyin, Beşşar Esat, Suudi Veliaht Prensi Abdullah, İran dini lideri Hamaney, Sapar Murad Türkmenbaşı, Fidel Castro, Putin gibi 38 lider..
Türkiye ve İsrail’de de iki genelkurmay başkanı seçilmiş: Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve General Şaul Mofaz..
Bu kişiler ülkelerinde basın özgürlüğünün sistematik biçimde ihlal edilmesinden sorumlu kabul ediliyorlar. Örgütün amacı tren garında gelip geçenlerin bu resimleri çiğnemesi ve böylece basın özgürlüklerinin ihlal edilmesini protesto etmesi..
Hiç de zekice olmayan, çocukça bir protesto!
Ve kişisel görüşüm o ki sadece bu yönüyle bile ciddiye alınmayacak bir girişim.
Kasıtlı cehalet
Öte yandan ciddiye alınmamayı hak eden temel bir hata da var. Artık bunu hazırlayanlar nasıl gazetecilerse, fotoğraflardaki kişiler arasında da bir farklılık olduğunu göremiyor, kabul edemiyorlar..
Gazetecilerin hükümet tarafından izin verilmeyen hiçbir şeyi yazamadıkları Irak, Suriye, Türkmenistan gibi ülkeler ile Türkiye, İsrail, Rusya gibi ülkeleri de bir tutan bir yaklaşım.
“Bu kadar cehalet ancak eğitim ile mümkün olur” sözünü bana hatırlatan bir kasıtlı cehalet..
Kastın Türkiye, İsrail ve Rusya’yı hedef aldığı çok açık..
İran, Suriye, Suudi Arabistan, Irak gibi ülkelerde nelerin döndüğünü, sadece basın özgürlüğünün değil, başka temel kişisel özgürlüklerin bile kullanılamadığını herkes biliyor.
Türkiye, İsrail ve Rusya’yı bilinçli olarak bu listenin içine koymak, dünya olaylarından genellikle pek haberdar olmayan Fransız halkını aldatmayı amaçlıyor.
Fransız diplomasisinin araçları
İlk bakışta bu protesto nedeniyle Fransız hükümetini sorumlu tutmak mümkün değil gibi görünüyor.
Sonuç olarak Fransa demokratik bir ülke ve orada insanlar görüşlerini açıkladıkları için ve bunu ortaya koyma yöntemleri bakımından suçlanamazlar. Dolayısıyla Fransız hükümeti bunu engelleyemez vs..
Ancak Fransa merkezli bu tür örgütlerin esasen Fransız hükümetinin mali desteğiyle faaliyet gösterdiklerini bilenler için pek de geçerli olmayacak bir görüş bu..
Bu örgütler dıştan bakıldığında hükümetten bağımsız ama mali olarak hükümete bağımlı örgütler.. Ve Fransız diplomasisinin, sivil toplum kuruluşu kılığına sokularak yürütülmesini sağlayan araçlar…
Türkiye bunu bilerek ve kararlılıkla Fransız hükümeti nezdindeki girişimlerini sürdürebilmiş olsaydı, haritanın bir gece ansızın oradan yok olduğunu da eminim hep birlikte görecektik..
Ve bu yapılmış olsaydı Genelkurmay Başkanlığı’nın kendiliğinden harekete geçmesine ve askeri ateşe aracılığıyla Fransız hükümetine bir tür muhtıra vermesine de gerek kalmayacaktı.
Hükümet yeterince atak olmayınca, Genelkurmay’ın dışardan bakıldığında bağımsız hareket eden bir kuruluş görüntüsü veren girişimine de zemin doğdu ve bu görüntü hiç de iyi olmadı.