MİLLİYET

Buna ancak 'dedikodu' denilebilir

 Bir kahvehane sohbetinde “taş” oynayanlardan birinin, “Hükümet hortumlarını kestiği için basın çılgına döndü” yorumu yapmasında yadırganacak bir şey olmaz..
Aynı şekilde bu sözleri bir ev kadını “altın gününde”, bir futbol seyircisi maç kuyruğunda, bir emekli memur maaş kuyruğunda çevresindekilere söyleyebilir. Bunların da hiçbiri yadırganmaz.

Bu tür konuşmalara meşrebinize göre isim de verebilirsiniz: “Geyik muhabbeti”nden tutun da, “incir çekirdeğini doldurmayacak sözler”e varana kadar bir çok tarif..
Ama ülkeyi yönetmekle sorumlu, kullanabileceği yetkileri olan, devletin her türlü istihbaratından yararlanma olanağı olan biriyseniz, böyle konuşmak size yakışmaz.
Hele bunu bir partinin kongresinde söylüyorsanız hiç yakışmaz..

Bildiğini söylemeli
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde AKP İstanbul İl Kadın Kolları 1. Olağan Kongresi’nde bir konuşma yaptı.
“Zaman zaman bir şeyler yazılıp çiziliyor, ama kendilerine gönderilen tekzipler yayımlanmıyor. Hortumları kesildiği için çılgına dönenler var” dedi.
Benzeri sözleri daha önce de Türk Kobi Projesi’nin açılış konuşmasında söylemişti.
Hatta CHP Antalya Milletvekili Osman Özcan, bu sözler üzerine Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’de bir soru önergesi de verdi.
Ama belli ki Başbakan bu konuda açıkça konuşmaktan çok ağzında laf gevelemeyi tercih ediyor.
Sahip olduğu bütün yetki ve sorumlulukları yok sayıp “dedikodu” yapıyor.
Bir ülkenin Başbakanı, “bir konuşursam yer yerinden oynar” edasıyla davranmamalı.
Bildiği her neyse onu açıkça söylemeli..
Basın mesleğini kullanarak “hortum” yapanlar kimler, kimlerin hortumu kesildi, bu hortumlar nasıl kesildi? Hortumu kesilenler bunun intikamını almak için hangi olmayan şeyleri olmuş gibi yazıyorlar?
Bunları açıklamalı ki, o gazeteler ve o gazeteciler kimler kamuoyu da öğrensin.
Kamuoyu bunları öğrensin ki, bu tür insanların basın mesleğinin içinde kalabilmelerinin de önüne geçilsin.

Yoksa bunlar hayal mi?
Başbakan bunu yapmadığı, açıkça kimleri suçladığını belirtmediği sürece söylediklerine “kahvehane muhabbeti” muamelesi yapılmasına da razı olmalı.
Bizim politikacılarımız, dedikodular üzerinden siyaset yapma alışkanlığını ne yazık ki hâlâ pirim yapan bir davranış olarak görüyorlar..
Böylece hayali düşmanlar yaratılıyor, hayali düşmanlara karşı söylenen sert sözlerle sanki zafer kazanılmış havası yaygınlaştırılmak isteniyor.

Don Kişot gibi
Yeldeğirmenlerinden hayali düşmanlara saldıran bir tür Don Kişot’luk durumu bu..
Ama gerçek hayatta hiç de komik olmuyor.
Daha çok da hiçbir şey yapamadığının, halka verdiği sözleri bir türlü tutamadığının farkında olan siyasetçilerin tercih edebileceği bir yöntem bu.
Başbakan bugünden tezi yok kimleri kastettiğini açıkça söylemeli.
Bildiklerini söylemekten korktuğunu düşünemeyeceğimize göre, aslında hiçbir şey bilmediğini mi varsaymalıyız yoksa..