MİLLİYET

Minik 'papağanlar' gelecekte ne yapar?

  Devamlı okuyucular hatırlayacaklardır, Elazığ’ın Palu ilçesindeki ilköğretim okulu öğrencileri arasında yapılan bir anketten söz eden bir yazı yazmıştım.
Bir okuyucum bu yazı üzerine Jeremy Paxman’ın “İngilizler – Bir Ulusun Portresi” isimli kitabından bir bölüm yolladı.

Kitapta İngiliz ve Fransız ilkokullarında yapılan bir anketten söz ediliyor.
Yaşları 10 ile 11 olan 850 öğrenci arasında yapılmış bir anket bu.
Fransız çocuklara şu soru sorulmuş: “Fransız olmaktan gurur duyuyorum cümlesini doğru buluyor musunuz?”
Aynı soru, İngiliz olmakla ilgili olarak, İngiliz çocuklarına da sorulmuş.
Fransız çocukların yüzde 57’si bu cümlenin içerdiği fikri onaylıyor. İngiliz çocukların ise yüzde 35’i “İngiliz olmaktan dolayı gurur duyuyorum” yanıtını veriyor.

Ezbere yanıtlar..
Çocuklara ayrıca ülkeleri için neler düşündükleri de sorulmuş.
İngiliz çocukların yanıtları ilginç: “Ne sıcak, ne soğuk bir ülke”, “Temiz yemeğimiz ve suyumuz var”, “İngiliz halkı iyi ve sağlıklıdır”, “Manchester United, İngiltere’den çıktı” gibi yanıtlar..
Fransız çocukların aynı soruya yanıtları ise şöyle: “Güzel bir ülkemiz var”, “Kişisel özgürlükler var”, “Hepimiz eşitiz”, “Fransa mükemmel, demokratik ve hoşgörülü bir ülke” gibi cevaplar.

Slogan gençliği…
Fransız çocuklar ile İngiliz çocukların yanıtları birbirinin neredeyse tam tersi bir bakıştan kaynaklanıyor.
İngiliz çocuklar, İngiliz entelektüel geleneğinin bir sonucu olarak “pragmatik soru yanıtlama becerilerini geliştirmişler”.. Buna karşılık Fransız çocukların sorulara daha çok sloganlarla yanıt verdiklerini görüyoruz.
Yazar, bunun eğitim sistemlerinden kaynaklanan bir farklılık olduğunu düşünüyor..
Bir tarafta, çocukları ezberlenmiş sloganları tekrar eden papağanlar haline getiren bir sistem, öteki tarafta sorulara çocukça da olsa “pragmatik” yanıt vermelerini öğreten bir başka sistem..

Örneklerini görüyoruz
Acaba hangisi doğru? İngilizlerin yaptığı mı, Fransızlarınki mi?
İçi boş hamasetle şişirilmiş parlak sloganların ne ülkenin gelişmesini sağlamaya yettiğini, ne de özgürce düşünme alışkanlığı kazanmayan çocukların büyüdüklerinde bunlardan kurtulabildiklerini kendi deneyimlerimizden de biliyoruz..

‘Sistem’in azizliği!
Kişisel görüşüm şu ki benzeri bir anket bizde de yapılsa alacağımız yanıtlar Fransız çocukların verdiğine daha yakın olurdu..
Eğitim sistemimizin yarattığı ders kitaplarının nasıl içi boş bir övünmeyle yüklü olduğunu biliyoruz.
Bugün yaşadığımız gerçeklerden neredeyse tamamen kopmuş bir övünme..
Eğitim sistemimiz üzerine düşünenlerin ve çalışan bilim adamlarımızın bu gerçeği de dikkate almaları gerekiyor diye düşünüyorum.
***
Not: Girişte sözünü ettiğim yazıda, “Palu’da çocukların yararlanabileceği küçük de olsa bir kütüphane var mı?” diye sormuştum. Evet, Palu’da, Kaymakam’ın girişimleriyle yenilenen 5 bin kitaplık bir kütüphane varmış. Çocuklar arasında kitap okunmasını yaygınlaştırmak amacıyla bir de kampanya düzenlenmiş: “Bir kitap oku, bir tişört kazan” kampanyası! Kendisiyle hiç tanışmadım, Palu Kaymakamı’nı bu girişimleri için buradan kutlamak istiyorum.