Büyük alışveriş merkezlerinde dolaşırken beni en çok eğlendiren şey alışveriş yapan çiftlerin davranışlarıdır..
“Bu dünyanın neresine giderseniz gidin karşılaşacağınız belki de tek ortak davranış, alışveriş alışkanlığıdır” gibi iddialı bir cümleyi de rahatlıkla söyleyebiliyorum..
Alışveriş yapan çiftlerden erkek olanlar herhangi bir şeyi denerlerken aynaya bakmak ihtiyacını pek hissetmezler..
Alınacak şey ne olursa olsun durum değişmez: Gözlük, gömlek, kravat, ceket, palto, takım elbise vs..
Erkek, kendisine denemesi için verilen “şey”i üzerine takar ya da giyer ve doğrudan doğruya birlikte alış veriş yaptığı kadının karşısına çıkar.
Gözleri bir ayna aramaz.
Denediği ürünün üzerinde nasıl durduğu ile, yakışıp yakışmadığı ile kendisi ilgilenmez.
Doğrudan doğruya birlikte olduğu kadının gözlerine bakar. Onun gözlerindeki ifadede bir “beğeni ışıltısı” arar. Ancak o onaylayıcı bakışı gördükten sonra bir aynanın karşısına geçme ihtiyacını hisseder.
Ve ondan sonrası da bir ışık hızıyla olup biter.. Gerekiyorsa düzeltme için ölçüler alınır, gerekmiyorsa satıcıya bir baş işareti yapılır ve kasanın yolu tutulur..
Çünkü erkek esasen, sevdiği, birlikte olduğu kadın için giyinir. Onun hoşuna gittiğini anladığı şeyi giymekte de hiç tereddüt etmez.
Bu yüzden birçok erkek, ömürleri boyunca kendisine hiç yakışmayan hatta üzerlerinde komik duran kılıklar içinde dolaşır.. Ve siz arkadaş olarak kendisini bu konuda ne kadar uyarırsanız uyarın sonuç alamazsınız. Çünkü o kararı “hayatının kadını” vermiştir, hiçbir güç de bunu değiştiremez..
Ayna ayna söyle bana!
Alışverişteki çiftlerden kadın olanı için ise durum tam tersidir.
O yanındaki erkeğe görünmeden önce dakikalarca “prova kabininde” aynanın karşısında oyalanır. Kabinden çıktığında ise ilk adresi yine bir aynanın önüdür. Bir oradan bakar, bir buradan..
Ancak bundan sonra yanındaki erkeğe de “nezaketen” sorar, nasıl oldu diye..
Ama yanıtı dinlediklerinden hiçbir zaman emin olamazsınız. Yakıştı deseniz de, yakışmadı deseniz de kararını yine kendisi verir..
Ayrıca her iki yanıtın da kadın tarafından “ciddiyetsiz” bulunacağına da hiç kuşku yoktur. Yakıştı da deseniz, yakışmadı da deseniz bu yanıtlarınız “alışverişten sıkıldın, hemen gitmek istiyorsun” şeklinde değerlendirilecektir.
Birçok erkeğin bu iç bayıltıcı “deneme – aynaya bakma – soru – yanıt – soru – yanıt – aynaya bakma – soru – yanıt” sürecinde bütün yaşam zevkini kaybettiğine de tanık olabilirsiniz.
Sonuç olarak kadın sadece kendi beğendiğini alır. Siz onaylasanız da, onaylamasanız da kararı kendisi verir, kendisi için verir.
Televizyon reklamındaki küçük kızın, annesinin “kadınlar kendileri için süslenir” sözünü muzip bir ifadeyle “biliyorum” diye yanıtlaması, bir yaşam gerçeğidir. Kadınlar kendileri ve başka kadınlar için giyinir, süslenirler..
Babalar her şeyi beğenir
Kadınlarla erkekler arasındaki temel bir farktır bu. Gasset’in dediği gibi “Erkek başkaları için yaşar, başkaları nedeniyle yaşar. Kadın özünden yaşar, kendisi için yaşar”..
Bunları bugün yazmamın nedeni eşler arasında küçük bir tartışma yaratarak hafta sonunu rezil etmek değil. “Babalar Günü” için alışverişe çıkan kadınlar kendilerini çok sıkmasınlar diye yazıyorum.. Özellikle de küçük kızlar..
Onlar ne alırlarsa alsınlar, babaları onu mutlaka çok beğenecektir.