Ruhunu aç, özgür ol…
Nasıl ki bir çiçek sararıp solar ve gençlik
Bırakırsa yerini ihtiyarlığa, tomurcuklanır
Aşamaları yaşamın, erdemleri, bilgelikleri,
Gelince vakti saati veda etmek için hayata.
Her çağrısında yaşamın, hazır olmalı yürek
Yeniden başlamaya eskiyi bırakıp gerilerde,
Kucak açmalı yeni ilişkilere, yeni bağlara
Yaslara bürünmeden, cesaretle ve gözüpek.
Her yeni başlangıçta bir büyü saklı yatar,
Tutar elimizden, kol kanat gerer yaşamımıza.
Bir mekandan bir mekana konup göçeriz şen,
Vatan bilmeden, fazla eğleşmeden hiçbirinde,
Evrensel ruh açar ufkumuzu, özgür kılar bizi,
Aşama aşama alıp çıkarır yücelere, enginlere.
Bulur bulmaz yeni bir çevrede kendimizi,
Alışınca biraz, bir gevşeme sarar bedenimizi,
Yollara, yolculuklara hazır olanlardır ancak,
Yakalanmaz alışkanlıkların ağına amansız.
Belki de bir gün ölüm çıkıp geldiğinde
Yeni mekanlara yollar bizi henüz gencecik,
Yaşamın çağrısı duyurur sesini sürekli…
Durma ey gönül, veda et, kavuş esenliğe!
Bu şiiri Hermann Hesse’nin “Boncuk Oyunu” isimli romanında okudum. (Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Kamuran Şipal) Hesse bu romanını “Doğu Seyyahlarına” adamış. Doğu’nun bireysel özgürlüğünü yücelten, toplumsal ahlakın bireyin iç ahlakını yok ettiğine inanan “Doğu Seyyahlarına”..
Romanın kahramanı Jozef “Magister” Knecht, bu şiiri ilk yazdığında ona “Kendini aşmak!” adını vermişti. Başlıktan çok, şiirin ilk dizesi gibi, iri harflerle ve coşkulu bir el yazısıyla yazmıştı bunu… Çok sonraları bu başlığı ünlem işaretiyle birlikte çizmiş, yerine daha ufak, daha ince, daha alçakgönüllü harflerle “Aşamalar” yazmıştı..
Turistliğe indirgendik!
Günümüzün sınırlar, pasaportlar, vizelerden oluşan dünya düzeninde eskisi gibi bir “Doğu Seyyahı” olmamıza imkan yok artık.
Kendimizi bir “seyyah” zannederek yollara vurduğumuzda artık sadece “turist” olabiliyoruz.
Önceden çizilmiş programlar, kişiliğimize ilişkin hiçbir ipucu vermeyen otel odaları, rehberlerde yıldızlanarak kategorize edilmiş lokantalar, “mutlaka görülmesi gereken” yerler…
Ve “gidiş – dönüş” alınmış, tarihleri değiştirilemeyecek “apex” biletler… Her “veda”nın arkasından gelen “hoşgeldin” partileri…
Bireyselliğini, içinde yaşadığımız topluma karşı asla koruyamayan savunmasız insanlar…
İçimdeki seyyah diyor ki…
Eminim sizler de kendinizdeki değişimin farkındasınızdır bugünlerde… Bahar geldi…
Her sabah evden çıktığımda lalelerin yeşil yapraklarının biraz daha kıvrılarak uzadığını görüyorum. Minik ve çok açık yeşil yapraklarıyla ağaçlar içime bir tazelik duygusu veriyor. Erguvanlar patlamak üzere… Begonvillerin morlarına bakamıyorum, gözüm kamaşıyor.
Bu aynı zamanda eski seyyahların pılı pırtılarını toplayıp, yola düzülme zamanı… Alışkanlıkların ağına kapılmadan, yola çıkma zamanı.
Her bahar geldiğinde içimdeki seyyah “Hadi” diyor, “aş kendini, çık yola… Ruhunu aç, özgür ol…”