RADİKAL

Biz, hiçbirimiz katil değiliz

 Çözümlenmeden ertelenen sorunların nasıl büyüyüp de insanın boğazına bir gün dolanıvereceğinin en iyi örneklerinden birisi de Kıbns olmalı.

Dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırlarını ihlal eden bir Rum çiftçi (bir yoruma göre de bir Rum gizli polis), sınır muhafızlarının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.

KKTC sınırlarını ihlal ettiği için ölen insanların sayısı da üçe çıktı.

Her gün onlarca insanın trafik kazalarında yaşamını yitirdiği bir ülkede önemsenmeyecek bir istatistik gibi görünüyor ilk bakışta.

Ama her istatistiki bilginin, rakamlarda ifadesini bulan soğuk görüntüsünün altında büyük dramların yattığını kim inkâr edebilir?

Ateşin düştüğü yeri yaktığını, bir insanın cesedi üzerine bina edilecek uluslararası politika manevralarının tozu içinde hiç göremeyeceğiz.

Sınırın 200 metre içine girerek salyangoz peşinde koşup, ailesinin geçimini sağlamaya çalışan bir köylünün yakınlarının yaşadığı acıyı dindirmenin yolu nasıl bulunabilir, onu da hiç ama hiç bilmiyorum.

Bildiğim bir tek şey var:

Biz dün Kıbrıs’ta büyük bir hatanın kurbanı olduk.

Silahsız bir köylüyü bin turlu yolu bulunabilirdi. Bunun yolu ellerini havaya kaldırmış silahsız bir insana ateş mi etmekti?

Sınırı ihlal etmesinin cezası öldürülmek mi olmalıydı?

Diyelim ki adam çiftçi değil, gizli polisti. Peki onu canlı yakalayıp, Rumların oyununu bütün dünyanın gözleri önüne sermek Kıbrıs davasına daha büyük hizmet olmaz mıydı?

Şimdi zavallı Petros’un bir kırda uzanmış yatan bedeninin üzerinde koparılacak fırtınanın hem Kıbrıslı Türkler’i hem de Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini göreceğiz.

Sınırda görev yapan askerlerin psikolojik durumlarının neler olabileceği ve böyle bir durumda silaha sarılı verecekleri üzerine de çok nutuk dinleyeceğiz.

Elbette orada tetiği çeken elde bir sorumluluk aramıyorum. Ama o elin eğitiminden, moralinin yüksek tutulmasından, soğukkanlılığını kaybetmemesinden sorumlu olanları suçluyorum.

Onlar maaşlarını o askerleri eğitmek için alıyorlar. Bu üçüncü dram da gösteriyor ki burada ağır bir görev ihmali var. Bu ört – bas edilmemeli, gereğince araştırılıp, sorumluları cezalandırılmalı.

Deniliyor ki, ‘Petros uyarı ateşinden sonra kaçmaya çalıştığı için vuruldu’. Üzerine ateş açılmış bir insanın kaçmaya çalışmasından daha doğal ne olabilirdi?

Bizim kuşak bütün çocukluğumuz boyunca Kıbrıs’taki Rum mezaliminin örneklerini yaşayarak büyüdük. Bir noel gecesi bir banyo küvetine doldurulup çoluk çocuk katledilen bir ailenin acısını yüreklerimizde hissederek yetiştik.

Bütün bir ulus, kurşunlarla delik deşik edilmiş kadın ve çocuk bedenlerinin birbirlerine bir daha asla ayrılmamacasına sarıldığını görerek ağladık.

0 katliamı yapanları, o katliama göz yumanları ve sorumlularını cezalandırmayanları lanetledik.

Şimdi bütün dünyanın gözünde, o lanetlediğimiz insanlarla aynı seviyeye gelmek istiyoruz.

Bizler cesetlerin üzerinde yürütülen politikalarla, tırmandırılan gerginliklerle korunan koltuklarla ilgili değiliz.

Nereden kaynaklandığı bir türlü anlaşılamayan bir aşağılık kompleksiyle bu tür olayları tüm dünyada Türkler aleyhine bir kampanyaya dönüştürmek için ellerini ovuşturan Yunanistan hükümetinin kurbanı olmayı da hak etmiyoruz.

Bu vahim hatanın sorumlularının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Çünkü biz hiçbirimiz katil değiliz. Değiliz!