RADİKAL

Boğaz'ın üstünü kapatalım

 Boğaz’a üçüncü köprü mü, tüp geçit mi yapılsın tartışmalarına en az onlar kadar saçma bir öneriyle katılmak istiyorum. “Boğaz’ın üstünü tamamen kapatalım” diyorum.

Bunun sayılamayacak kadar çok faydasını göreceğiz. Bir kere, sık aralıklarla köprü mü, alt geçit mi tartışmaları ile vakit harcamaktan kurtulacağız.

İkincisi, Boğaz çatısının altında kazanacağımız boş alanları çarşı ve dükkân olarak pazarlayarak 8 yıllık temel eğitime önemli bir katkı yapmış olacağız.

Üçüncüsü, böylece Boğaz’ın üstüne ‘kat çıkma’ imkanımız olacak ve yeni gecekondulara, ihtiyaç duydukları ucuz arsayı temin edebileceğiz.

İşin şakası bir yana Boğaz’a üçüncü köprü mü yapılsın, tüp geçit mi tartışmalarını, kahvehane’ muhabbetine döndürdüğümüz de bir gerçek.

Nüfusu 10 milyonu geçen bir kenti ortadan ikiye bölen bir su yolunu sadece iki köprü ile geçmeye çalışmak zaten pek mümkün değil.

Bu nedenle Boğaz’a üçüncü köprü de yapılmalı, hatta dördüncüsü, beşincisi de yapılmalı. Tüp geçit de ihmal edilmemeli, raylı sistemi Anadolu yakasına taşıyacak birden fazla demiryolu köprüleri de unutulmamalı.

Bütün bunların aynı anda yapılamayacağı da bir gerçek. Çünkü bu işe ayırabileceğimiz kaynaklarımız zaten son derece sınırlı.

Bu nedenle, bir yandan sınırlı kaynaklarla maksimum faydayı sağlayacak çözümün hangisi olacağı araştırılırken, eldeki iki köprüyü doğru kullanıp kullanmadığımızı da düşünmeliyiz gibi geliyor bana.

Köprü’de trafiğin yığılma saatleri belli. Bu yığılmanın ana nedenini de toplu taşıma araçlarını kullanma konusundaki yeteneksizliğimiz oluşturuyor. Her birinin içinde bir kişi olan otomobillerin oluşturduğu uzun kuyruklarda beklerken, trafik tıkanıklığını köprüye sağlamak son derece saçma.

İlk iş olarak, her İki köprüde de içinde üçten fazla yolcu bulunduran özel otolar için ayrı bir şerit açmak düşünülebilir. Amerika’nın kalabalık otoyollarda başarıyla uyguladığı ve sonuç aldığı bir sistem bu.

Eğer şerit ayırmak mümkün olamıyorsa, içinde üçten az yolcu bulunan araçlarla, üçten fazla yolcu bulunduran araçlara uygulanan tarife arasında farklılıklar yaratarak otomobil sayısının azaltılması sağlanabilir.

Bir diğer çözüm, Köprü geçiş ücretinin yükseltilmesi olabilir. Tüm Türkiye’den toplanan vergilerin, yalnızca Boğaziçi köprülerini kullanan birkaç yüzbin insan için harcanması size mantıklı geliyor mu?

Belirli saatlerde köprü geçiş ücretini arttırarak yığılmaların önüne geçmek pekala mümkün olabilir. Acele işi olan bunun bedelini öder, fazla para ödemek istemeyen de yola çıkmak için nispeten ucuz saatlerin gelmesini bekler.

Köprülerdeki tıkanıklığın en önemli sebeplerinden birisi gişelerde kaybedilen zaman. Bir çok sürücü bozuk para bulundurmadığı için geçiş süratinin azalmasına yol açıyor. Bazı gişeler elektronik abonman sistemine tahsis edilerek, bu araçların köprüden bekleme yapmadan geçmeleri sağlanabilir. Köprü biletlerini satacak Özel şirketler aracılığıyla bugün istese bile bilet alamayan tüketicinin ayağına gidilebilir; böylece bozuk para kuyruklarının oluşması engellenebilir.

Evet, İstanbul’a iki köprünün yetmeyeceğini görmek için kör olmak gerek. Ancak, bütün bunlar ve geçiş hızını arttırıcı benzeri önlemler düşünülmeden ülkenin zaten kıt kaynaklarının İstanbul’a bir köprü daha yapılması için ayrılmasını rasyonel bulmuyorum.