Endonezya’da yeni hükümetin 20 yıl sonra ‘affettiği’ Doğu Timorlu 15 siyasi tutuklu hapishaneden çıkmayı kabul etmedi ve direnişe geçti. Direnişçiler sayıları 12 bini bulan tüm siyasi tutuklular serbest bırakılana kadar hapishaneden çıkmayı kabul etmeyeceklerini ve direnişlerini sürdüreceklerini açıkladı.
Cakarta’da faaliyet gösteren insan hakları ve kadın yardım örgütleri temsilcileri, Çin kökenli Endonezya vatandaşı kadınların sistemli bir tecavüz ve öldürme kampanyasına maruz kaldıklarını açıkladı. Cakarta’da 13 ve 14 Mayıs tarihleri arasında 100’ün üzerinde kadın ve genç kızın tecavüze maruz kaldığı açıklandı. Tecavüzler büyük ölçüde bu kadınların komşuları tarafından gerçekleştirildi.
Öte yandan ardı ardına yaptığı nükleer denemeler yüzünden tüm dünyanın tepkisini çeken Pakistan hükümeti de yeni bütçesini hazırladı. Hükümetin yeni bütçesinde diğer kamu harcamalarının kısılarak, ‘savunma’ bütçesinin artırılmasına karar verildi. Pakistan hükümetinin ‘savunma’ bütçesi dediği şeyin ağırlığını nükleer silah geliştirme programı oluşturuyor. Eğitim ve sağlık gibi yapısal ciddi sorunları bulunan Pakistan’ın şeriatçı yöneticisi Navaz Şerif, bakımsızlık ve az beslenme yüzünden meydana gelen yüksek oranlı çocuk ölümlerine rağmen ‘savunma için’ diğer kamu harcamalarını kısmak zorunda olduklarını’açıkladı.
Dünyanın altıncı büyük petrol ve doğal, gaz rezervlerine sahip Kazakistan, Başkan Nazarbayev’in ‘büyük rüyasını’ gerçekleştirdi. Ülkenin başkenti, Almatı’dan eski adı Akmola olan Astana’ya taşındı. Bunun ülkeye maliyetinin resmi rakamlarla 500 milyon dolar olduğu bildiriliyor. Kentin büyük meydanları ve önemli kentleri eski Kazak kahramanlarının isimlerini taşıyor. Yükselen Kazak milliyetçiliği ülkedeki Rus azınlığı endişelendiriyor. Kazakistan’da üniversite mezunu bir devlet memurunun maaşı 100 dolar civarında.
İslami rejimin yumuşatılması yanlısı Tahran Belediye Başkanı yine hâkim karşısına çıkarıldı. Kerbasçi’ye yöneltilen yolsuzluk suçlamalarının siyasi endişelerden kaynaklandığı ileri sürülüyor.
Bu küçük notları Dünya Kupası için Paris’te bulunduğum sırada televizyon haberlerini dinlerken aldım. En az bunlar kadar ilginç birçok haberi bilerek ‘atlıyorum’. Zaten bu haberleri büyük ölçüde sizler de Türkiye’deki gazetelerde okumuş, radyo ve televizyonlardan dinlemiş olmalısınız. Fransa’da Türkiye ile ilgili haberlere de kulak kabarttım elbette.
İstanbul Belediye Başkanı’nın siyasi düşünceleri nedeniyle suçlandığını ve siyasi geleceğinin tehlikede olduğunu, kendi milletvekilleri tarafından soyulan dünyanın ilk parlamentosunun Türkiye’de olduğunu, siyasi tutuklulara af getirecek yasa değişikliklerinin yapılamadığını, siyasi tutuklu Eşber Yağmurdereli’nin yeniden hapse konulduğunu, Güneydoğu’daki operasyonlarda çok sayıda teröristin öldürüldüğünü vs… Bize son derece normal gelen, her gün yaşadığımız, duyduğumuz olaylar işte…
Bir an için kendinizi Paris’te ya da Lond-ra’da yaşayan orta sınıf bir Avrupalının yerine koymanızı istiyorum. Bütün bu haberleri arka arkaya dinlediğinizde ne düşünüyorsunuz? Ne hissediyorsunuz? Adına Türkiye denen ülkeyi ‘Avrupa’nın bir parçası olarak görebilir misiniz? Ne dersiniz, sizin için Türkiye ile dünyanın diğer azgelişmiş demokrasileri arasında bir fark yok mu? Haberleri bir kez daha alt alta okuyun. Endonezya, Kazakistan, Pakistan, İran, Türkiye… Fark görebiliyor musunuz?