RADİKAL

Heykeli dikilecek adamlar

 Pinochet’yi İngiltere’de tutuklattıran İspanyol yargıç Baltasar Garzon, ülkesinin sağ eğilimli politikacıları tarafından ‘kişisel reklamı için medyayı kullanmakla’ suçlanıyor.

Garzon, İspanya’da bizdeki ‘devlet çetesinin’ bir benzeri olan Gladio’nun da ortaya çıkarılmasında ve sorumluların cezalandırılmalarında etkin bir rol oynamıştı. Bunun üzerine bir de Pinochet olayı eklenince İspanyol sağcılarının Garzon’dan neden hoşlanmadıklarını anlamak pek zor olmasa gerek.
Garzon’un bu suçlamalara verdiği yanıt şu: Medya olmadan, medyanın gücüne dayanmadan böylesine büyük organize suçların çözülmesi mümkün olamaz.
1997 yılının Ocak ayında İstanbul’a gelen ‘mafyanın en çok öldürmek istediği adam’ unvanlı İtalyan Savcı Roberto Scarpinato da İspanyol meslektaşının vurguladığı konuya değinmişti.
Scarpinato güçlü kamuoyu desteği olmadan bu tür suçlarla başa çıkılamayacağı kanısındaydı. Medyanın bu konularda İtalyan savcılarının yanında olması, sonunda bazı başbakanlar da dahil birçok yetkilinin hapse gönderilmesiyle sonuçlanan ‘temiz eller operasyonu’nun başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştı.
Yargılama usullerimiz ve hukuki geleneklerimiz elbette İspanya ve İtalya
ile pek benzeşmiyor.
Bizde savcılar özellikle siyasi iktidardan gelebilecek baskılara karşı yeterince korunmuyorlar.
Bu nedenle günümüzdeki kara para soruşturmasına benzer çok yönlü ve çok ‘kahramanlı’ soruşturmaların savcılar tarafından sağlıklı yürütülmesinde birçok güçlük var.
Ama bunca güçlüğe rağmen şu anda soruşturmalar her türlü etkiye kapalı bir seyir izliyor. Savcılar ve emniyet güçleri yasaların gereğini yerine getirmekte bir an olsun tereddüt etmiyorlar, kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar. Bu kararlı tavırları araya girmeye tevessül edebilecek ‘etkili ve yetkili’ kişilerin de heveslerini kırıyor olmalı.
Savcılar ve emniyet güçlerinin böylesine kararlı davranışlarının ardında tüm kamuoyunun bu pisliğin temizlenmesi girişimlerine verdiği büyük destek var.
Temiz bir Türkiye özleyenler için bu soruşturmanın sonuna kadar götürülüp, sorumluların gerekli cezalara çarptırılmaları hayati derecede önem taşıyor.
Onun için bütün Türkiye medyasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla savcıların ve emniyet güçlerinin arkasında yer alıyor.
Gazeteler ve televizyonlar Türkiye’nin kirlilikle hesaplaşmasında çok önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Bir yandan olup biteni kamuoyuna duyururlarken, diğer yandan da gazetecilik yöntemleriyle ulaştıkları yeni bilgilerle soruşturmaya da ışık tutuyorlar.
Bizim savcılarımız belki İtalyan ve İspanyol meslektaşları kadar medyatik olamıyorlar, fotoğrafları her gün gazetelerde yayımlanmıyor ama en az onlar kadar yaptıkları işin sonunu getirmeye hevesli ve kararlılar.
Bir gün onların bu özverili çalışmalarının ödülünü tüm toplum olarak ‘Temiz bir Türkiye’ sabahında uyandığımızda alacağız.