Birkaç yıldır her 31 Aralık günü kendimi bütün bir tatili ödevini yapmadan geçirmiş bir öğrenci gibi hissediyorum: Tatilin son günü gelmiş ve yapılmayı bekleyen bir sürü ödevin başında can sıkıntısı ile kalemini kemiren bir çocuk gibi…
Aslında bu duyguya hiç de yabancı değilim. Bütün öğrencilik hayatım böyle geçti. Sadece tatiller mi? Hayır, hafta sonlarını da böyle geçirdim. Pazar akşamları saat 5 olup da mütalaa zili çaldığında ben maçtan ya da sinemadan dönüyor olurdum. Pazar akşamlarının hüzünlü bir sessizliğe gömdüğü okulun bahçesinde, yüksek ağaçların altındaki yoldan yatakhaneye doğru yürürken, bütün hafta sonu yapılmamış ödevlerin acısı -belki de korkusu- çökerdi yüreğime.
Her defasında kendime aynı sözü verirdim: Gelecek hafta ödevleri cumartesi akşamından yapacağım! Ya da: Gelecek yıl tatilde her gün bir saatimi ödevlere ayıracağım!
Her yıl 31 Aralık’ta kendime uzun bir liste yapıyordum, bu yıl neler yapmalıyım diye… En başa bir film çekme düşüncemi yazdığımı devamlı okuyucular artık biliyorlar ve bu muhabbetten de sıkılmış olmalılar.
Görüyorsunuz bugün yine 31 Aralık ve geçen yıl listeme ‘mutlaka bu yıl yapmalıyım’ diye yazdığım birçok şey olduğu gibi duruyor.
Ama nedense bu yılbaşında artık ödevini yapmamış çocuk sendromu yaşamıyorum.
Geçen yılın bahar aylarında yazdığım bir yazıda “Hayatın bir film şeridi olduğunda gördüklerin hatırlanmaya değer şeyler olsun” diyen bir reklamdan yola çıkarak yine büyük laflar etmiştim.
Boşuna ‘Büyük lokma yut, büyük söz söyleme’ dememişler. O yazımın sonunda “Bugün hayatınızda değişik bir şey yapın, hatırlanmaya değer bir şeyler yapın” demiştim. Yazının yayımlandığı günün sabahında şimdi aramızda olmayan rahmetli eniştem Ömer beni telefonda bulmuştu. “Hatırlanmaya değer bir şeyler yapıyor musun?” diye sorarken, ben Migros’ta haftalık alışverişi yapıyordum, Yasemin ile birlikte…
Ömer’in kahkahaları kulaklarımda çınlarken de aynı duyguyu yaşamıştım: Bugün olmadı ama önümüzdeki hafta mutlaka!
Artık 42 yaşındayım. Son bir yılın ailemize verdiği acılar hayata bakışımda ciddi değişiklikler yarattı. Hâlâ yapamayacağım şeylerin hayalini kuruyorum ama sevdiğim insanlarla birlikte geçirdiğim sıradan anların bile bir değeri olduğunu anlayacak kadar olgunlaştım.
Hayallerim olmasaydı tatsız tuzsuz bir hayatım olurdu, buna eminim. O hayallerin varlığı, iş ya da özel hayatımın birçok tatsız olayına katlanmamı kolaylaştırıyor. Onları önemseyip, kendime dert etmemin önüne geçiyor.
Ama geçip giden hayatımızın bugün önemsiz gibi gördüğümüz birçok anının da bir değeri var. 0 anların da bir değeri olduğunu anlamak için mutlaka büyük acılar yaşamak mı gerekli? İnsanın zamanla olgunlaşması denen şey bu olsa gerek.
Bugün bir yıl daha geride kalıyor. Hayır, yıllara yenilmeyeceğim. Hayallerim hep benimle birlikte olacak. Ama sevdiğim insanlarla birlikte geçirdiğim en küçük saniyenin bile bir kıymeti olduğunu da unutmayacağım.
Yeni yılınız kutlu olsun! Sevdiklerinizle beraber mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmenizi diliyorum.
