RADİKAL

41 yıl bana neler öğretti

 Dün, H. Jackson Brown Jr.’ın Oğlak Yayınları tarafından yayımlanan (Çeviren: Fatma Yaşar) “Şu hayatta neler öğrendik neler” isimli kitabından derlediğim ‘hayat derslerini’ aktarmış ve bunlara ‘bir liste de ben ekleyeceğim’ diye yazmıştım.

Şu 41 yıllık hayatımda ben neler öğrenmişim, bakalım siz ne diyeceksiniz?

Önce ‘iş hayatı dersleri’ var. Bu önerileri tutarsanız Dallas’taki Jr.’ın bir benzeri olacağınız kesindir ama unutmayın ki iş hayatında Jr’lar daha makbul olup daha çok para kazanabiliyorlar.

Benim bu öğütleri tutup tutmadığımı merak ediyorsanız hemen söyleyeyim, eğer bu öğütleri tutmuş olsaydım, iş hayatına böylesine karamsar bakan bu dersleri çıkaramazdım. İşte size iş hayatınız için gayri ahlaki dersler:

– Anneannem hep ‘iyilik yap, iyilik bul, kim kazanmış kötülükten?’ derdi. Ben 41 yılın sonunda şöyle düşünüyorum: Eğer büyük bir kötülükle karşılaşmak istemiyorsanız hiç kimseye karşılıksız bir iyilik yapmayın.

– Bir işi yaparken asla bunun ‘kolay’ olduğunu söylemeyin. Her zaman çok meşgul ve yorgun görünün. Böylece yaptıklarınızın değeri patronlarınız tarafından daha iyi anlaşılacaktır.

– Yaptığınız bir işin takdirini asla başkalarına bırakmayın. Çok zor bir işi başardığınızı sık sık yüksek sesle söyleyin ve siz olmazsanız o işi kimsenin başaramayacağını vurgulayın.

– Birlikte çalıştığınız kişilerin başarılarını kendinize mal etmekte tereddüt göstermeyin.

Şimdi sıra ‘özel hayat’ta. Bu konuda ne yalan söyleyeyim iş hayatındaki kadar karamsar değilim:

– Eşinizin ya da sevgilinizin ne kadar mükemmel bir insan olduğunu başkalarına değil, ona söyleyin.

– Küçük şeyleri dert etmeyin. Hayatta hiçbir şeyin ‘büyük şey’ olmadığını da aklınızdan çıkarmayın.

– Hiçbir şeyi ertelemeyin. Şiarınız ‘şimdi değilse, ne zaman’ olsun.

– Yeni şeyleri denemekten korkmayın.

– Kadınları anlamaya asla çalışmayın. Bu çok değerli zamanları boşa harcamak olur. Başaramazsınız.

– Neşeli olun, hayata gülerek bakın. Unutmayın ki kızlar eğlenceli erkekleri beğenirler, can sıkıcı somurtkanları değil.

– Ne kadar sıkıcı olursa olsun yaşlı yakınlarınızı aramaktan ve ziyaret etmekten vazgeçmeyin. Son pişmanlık hiç fayda etmez bunu unutmayın.

Biraz da genç gazetecilere meslek dersi verelim. Hayatımın yarısından fazlasını bu işle geçirdiğime göre bir iki söz de bu konuda etmeliyim:

– İlk bakışta mükemmel ve ülkeyi sarsacakmış gibi görünen her haber mutlaka sonunda palavra çıkar.
“O kadar iyi ki gerçek olamaz” sözünü görünür bir yere asın.

– “Okuyucu sersemdir, anlamaz” lafını sözlüğünüzden çıkarın. Ne yaptığınızı öyle bir anlarlar ki şaşarsınız.

– “Bu dergi (ya da gazete) Türkiye’de tutmaz” demeyin. Bugüne kadar böyle bir şeyin tutmamış olması sadece daha önce denenmediği içindir.

– Kendinizi okuyucunun yerine koyun. Sizin okumayacağınız bir şeyi onlar niye okusunlar ki?
Ve herkes için son ders:

Hayattan büyük dersler çıkardığını söyleyen palavracılara asla inanmayın. Kendi hayatınız için kendinize özel dersler çıkaracak kadar vaktiniz olduğunu aklınızdan çıkarmayın.