t24.com.tr

Siyasi ayak hala ortada yok

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, “Zannetmeyin ki FETÖ bitti, bitmedi. Devlette, toplumda temizlik devam ediyor, tekrar dirilmesinler diye de tedbir devam ediyor, edecek. Hepimizin uyanık olması, uyanık kalması lazım. Hala fırsat bulsalar tekrar örgütlenecekler, devlete sızacaklar, tekrar geçmişte yaptıkları ihaneti yapacaklar” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin üstünden 7 yıldan fazla zaman geçti.

17 Aralık günü de Erdoğan’ın “FETÖ ile mücadelede milat” ilan ettiği 17 – 25 Aralık’ın üzerinden 10 yıl geçmiş olacak.

Yani neresinden baksanız Fetullahçı çete ile “mücadele” 10 yıldır sürüyor, 7 yıldır da “temizlik” sürüyor.

Bakan’ın sözleri, Erdoğan hükümetleri döneminde Fetullahçı çetenin önünün nasıl açıldığını, devlet kadrolarının nasıl doldurulduğunu itiraf ediyor aslında.

Ne kadar dolduruldularsa temizlene temizlene bitmemişler çünkü.

Bakan Yardımcısı’nın bu konuşmasında söylemediği bir şey de var: FETÖ, devlete geçmişteki gibi nasıl sızacak, geçmişteki ihaneti nasıl tekrarlayacak?

Bunun yanıtı belli: Siyasi otoritenin yardım ve yataklık etmesi gerekiyor.

Nitekim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra açtığı “Karargâh” davasının iddianamesinde şunu yazmıştı: “Örgüt, kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir.”

Örgüt, faaliyetlerinin zirveye çıktığı dönemde “siyasi otoriteye” bu istediklerini nasıl yaptırabildi?

Bu sorunun yanıtını bilmiyoruz.

Erdoğan, darbe girişiminden sonra “aynı menzili maksuda yürüdüklerini zannettiğini ve ne istedilerse verdiğini” söyledi ama bu yetmez.

Ne istediklerini nereden biliyordu?

Eğer Erdoğan’ın “telepatik güçleri” yoksa ya da Fetullah Gülen “üç harfliler marifetiyle” istediklerini Erdoğan’a aktarmadıysa bu istekleri, birileri Erdoğan’a aktarabilmiş olmalı.

Erdoğan’ın herkesle görüşmediğini, herkesi dinlemediğini, kimsenin sözüyle bir iş yapmadığını da biliyoruz.

Demek ki bazı işler “siyasi otorite tarafından” Erdoğan’dan habersiz yapılabilmiş.

İşte bunlar kimlerdir, onu hiç bilmiyoruz.

O dönemde her yerde örgütlenme yeteneğine sahip bir gizli örgütten söz ediyoruz.

Ve iktidar şuna inanmamızı istiyor: Bu örgüt, her yerde örgütlendi, adamlarını yerleştirdi hatta içlerinde bazıları “kripto” olarak uykuda zamanlarının gelmesini de bekliyor ama bir iki küçük belediye başkanlığı ve bir iki partide küçük görevlerle yetindiler!

Bunu çok yazdım, tekrarlayayım: FETÖ’nün siyasi ayağı tamamen ortaya çıkarılmadan bu iş bitmez!

Erdoğan, Fetullahçıların gizli örgüt olduğu uyarılarımıza da kulak vermemişti, şimdi de ısrarla bu konuyu duymazdan geliyorlar.

——————————————

“Yeni delil”, Erdoğan’ın günahını örtecek mi?

Hrant Dink cinayetinde tetikçi olarak kullanılan ve “infaz kanunu” gerekçesiyle bir hafta önce tahliye edilen Ogün Samast ile ilgili yeni iddianame kabul edildi.

Samast, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla yargılanacak.

Hukukçuların açıklamasına göre mahkemenin iddianameyi kabul etmiş olması, yeni bir delil elde edilmiş olmasıyla mümkün.

“Yeni delil” her ne ise bunun cinayetten 16 yıl sonra ve tahliyeden hemen üç gün sonra bulunması ilginç.

“Yeni delil” ne imiş iddianame açıklandığında öğreniriz ama benim kişisel fikrim bunun katilin bu kadar erken bırakılmasına karşı kamuoyunda duyulan tepkiyi yatıştırmak ile ilgisi olduğu.

Samast böylece “suça sürüklenen çocuk” olarak yargılanacak.

Ama onu suça kimin sürüklediğini, arkasında nasıl bir örgüt olduğunu öğrenemeyeceğiz çünkü Erdoğan hükümeti, cinayetin ardından atılan bütün nutuklara rağmen olayın adam gibi soruşturulmasını engelledi.

“Görevlerini ihmal eden” askerler ve küçük rütbeli polisler yargılandı ama görevlerini yapmaktan neden kaçındıkları sorulmadı.

Hatta bu cinayette “görevlerini ihmal eden” yüksek rütbeli polislerin, Erdoğan ile Fetullahçılar kavgaya tutuşana kadar el üstünde tutulduğunu da unutmayalım.

Erdoğan, çıkarları çelişene kadar bu cinayetin işlenmesinde rolleri olduğunu bildiği halde “aynı menzili maksuda gidiyoruz” diye soruşturma izni vermeyerek, hepsini korudu.

Şöyle düşünmemizi istediler: Biri “çocuk” iki kişi, bir gün Trabzon’da otururken “Hadi gidip Hrant Dink’i vuralım” demişler! Zaten “büyük ağabey” Erhan Tuncel de Trabzon’da McDonald’s’ın bombalanmasında Yasin Hayal’i kullandığı için mahkûm olmuş, ama ikisi arasında bir örgütsel ilişki de yokmuş, öyle denk gelmiş!

Şimdi de katilin “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” masalını anlatıyorlar.

Zaten Samast’ı “cinayet işleyen çocuk” olarak mahkûm eden mahkeme kararında “cinayetin FETÖ / PDY’nin amaçları doğrultusunda işlendiğini” söylüyordu.

Onun için şimdi buldukları “yeni delil” neyin delili, gerçekten merak ettim.

—————————–