Zaman zaman değişik öğrenci kulüplerinin davetlisi olarak üniversitelere gidiyorum. Onlar gazetecilikle ve genel olarak basın sektörü ile ilgili merak ettiklerini soruyorlar. Yanıtlarımdan tatmin oluyorlar mı bilmiyorum ama bu sohbetler benim için çok yararlı oluyor.
Bütün bu süreç sonunda gördüğüm tek bir gerçek var: Türkiye’nin üniversiteli gençleri, gelecek konusunda son derece karamsarlar. Hem kişisel gelecekleri hem de ülkenin genel geleceği ile ilgili olarak.
En büyük sorun
En önemli sorun, okudukları okulu bitirdiklerinde çalışabilecekleri, kendilerine bir gelecek kurmak konusunda ilk adım olarak gördükleri bir iş bulma olasılıklarının düşük oluşu.
Bunu sadece gittiğim okullarda görmüyorum. 
Her gün aldığım e-postalar arasında iş arayan, staj başvurusu yapan onlarca genç var.
Büyük çoğunluğu gazetecilik okullarında okuyan gençler bunlar.
Okul ve öğrenci çok, iş yok
Sadece bana ulaşan staj başvurularına yanıt verecek olsam bir Milliyet binası daha gerekecek, onlara staj yapabilecekleri bir küçük masa koyabilmek için.. 
Belli ki ülkenin her yanında hesapsızca gazetecilik okulu açılmış, içleri öğrenci ile doldurulmuş. Hiçbir planlama yok, bu kadar genç gazetecinin nasıl olup da bu sektörde iş bulabilecekleri hiç düşünülmemiş.
Ah bir yurtdışına gitsek!
Milliyet muhabiri Sibel Kahraman’ın dün yayımlanan haberi, sorunun büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Erdinç Yazıcı’nın yönetip, sonuçlandırdığı bir araştırmadan söz ediyor haber. 58 üniversitede okuyan 37 bin 680 öğrenciyi kapsayan bir araştırma. 
Üniversite öğrencilerinin yüzde 80’i gelecek umudunu yurtdışında görüyor.
Özel üniversitelerde okuyan öğrencilerin yüzde 84.4’ü, devlet üniversitelerindeki öğrencilerin de yüzde 75’i yaşamak ve çalışmak için yurtdışına gitme hayali kuruyor. 
Özel üniversitede okuyanların yüzde 20’si, devlet üniversitesi öğrencilerinin ise yüzde 18’i bir yolunu bulup yurtdışına gitmeyi başarırlarsa, bir daha bu ülkeye dönmek dahi istemiyor.
Büyük bir değişim şart 
Bir ülkenin en önemli sermayesi sayılması gereken eğitimli genç nüfusa hâkim olan bu karamsarlık, gelecekteki Türkiye’nin de en önemli sorununun bu olacağını ortaya koyuyor. 
Ülkemizde zaman içinde bazı şeylerin düzelebileceğine ilişkin inanç neredeyse tamamen yok olmuş. 
Bu vahim tablo elbette bugünkü iktidarın neden olduğu bir şey değil. Belli ki yıllar içinde ülkemizin yönetiminde etkin olan herkesin bu sorunun büyümesinde kendince bir katkısı olmuş.
Türkiye siyasetinin, günlük sorunlara günlük çözümler üretme alışkanlığı ile altından kalkılamayacak büyük bir sorun bu. 
Türkiye’nin yeni bir kalkınma vizyonuna ihtiyacı var.
Herkesi heyecanlandıracak, ama öncelikle de gençlere bir gelecek umudu verecek büyük bir değişim projesine ihtiyaç var.
Türkiye siyaseti her şeyden önce bu sorunun yanıtını aramak ve bulmak zorunda. 
