Basit bir ‘bakkal hesabıyla’ Kanal İstanbul!
BAŞBAKAN’ın bir işadamının 30 milyar dolar yatırmaya hazır olduğunu söylediği kanal projesi ile ilgili basit bir hesabı, Mülkiyeli bir hesap uzmanı arkadaş yaptı.
Bu hesabı yaparken de kanalın geçeceği arazinin deniz seviyesinden 50 metre yükseklikte olduğunu varsaydı, daha yüksek tepeleri dikkate almadı.
200 metre eninde, 50 metre derinliğinde bir kanal kazılacağını varsaydı. Malum iki kenara beton dökülecek, kanalın tabanı da beton olacak, temel atmak, demir döşemek vs. gerekiyor.
Bu durumda deniz seviyesinin altına inmek için 100 metre ortalama derinlikte bir kazı yapılacak. 200 metre en, 100 metre derinlikteki ve 50 kilometre uzunluğundaki kazı alanından çıkacak hafriyat 12.5 milyar metreküp tutuyor.
Kaya ve toprak özgül ağırlığının metreküpte 2.8 ton olacağını varsaydı. Toplam hafriyat ağırlığı 35 milyar tona yakın. Her biri 350 ton taşıyan açık havza maden kamyonları ile bu hafriyatın taşınacağını kabul ettik. Bu kamyonlar 100 milyon sefer dolu, 100 milyon sefer boş gidip gelecekler.
Kendi ağırlıklarıyla birlikte 500 tonu aşacak kamyonların kullanacağı yolların açılması gerek, bunu hesaba katmadı.
Kamyonlar ortalama 50 kilometre gidecek olsa toplam sefer 100 milyar kilometre oluyor. Kamyonlar arazi yollarında gidecekler, kilometre başına ortalama 7.5 liralık mazot yaktıklarını varsaysak yakıt giderini minimum 750 milyar lira olduğunu hesaplayabiliriz.
2000 açık havza maden kamyonu alınacağını varsayar ve bunların günde 20 sefer yapacaklarını düşünürsek günde 40 bin sefer ile 2 bin 500 gün boyunca gidip gelecekler demektir.
Demek ki projenin kazı kısmı yaklaşık 8 yıl sürecek.
Bu özel kamyonların tanesini 20 milyon liradan alsak kamyon parkı yaklaşık 40 milyar lira tutar.
20 dev bant taşımalı kazar kepçeden oluşan bir de makine parkımız olmalı. Her kepçe 14 dakikada bir kamyon hesabıyla günde 100 kamyon yükleyecek.
Bu makine parkı için de 2.5 milyar dolara ihtiyacımız var.
Kaba bir hesapla kanalın yüzeyi 20 milyon metrekare tutuyor. Metrekare başına 1 metreküp özellikli beton ve 100 kilogram demir kullanacağımızı varsayıyoruz. Demek ki betonlama maliyetimiz de 6 milyar lirayı buluyor.
50 bin kişinin sekiz sene boyunca 24 saat, 3 vardiya çalışacağını kabul ettik. Demek ki 20 milyar liraya yakın ücret ödememiz var. Vergi, sigorta hariç!
Bu inşaat için yapılacak köprüler, yollar, mekanik ve elektromekanik deniz giriş çıkışları, kanal ve kentleşme için gerekli istimlakler, işin sigortası gibi kalemlere kabalama bir hesapla 8 milyar ayırdık.
Hepsini alt alta yazıp toplayınca 209 milyar dolara ulaştık.
Yani Başbakan’ın müteahhit arkadaşının 30 milyar doları devede kulak kaldı!
Kanal bittiğinde günde 200 geminin ortalama 20 bin lira geçiş ücreti ödeyerek bu kanalı kullanacağını varsaydık. Kanalımızı düz bir alanda yaptığımızı varsaydığımız için yükseltme havuzları gibi geciktirici işlemlerin olmayacağını kabul ettik. Yıllık 1.5 milyar lira gelire ulaştık.
Yani proje kendini yaklaşık 200 yılda geri ödeyecek!
Hesaplarımızın yüzde 50 yanıldığını, fazla şişirmece yaptığımızı varsaysak bile 100 yıl!
Dikkat etmiş olacağınız gibi projenin finansmanı ile ilgili bir maliyet hesaplarda yok.
Trakya’nın Hollanda gibi dümdüz bir alan olmadığını da biliyoruz.
Kanalı bir otoban gibi giren geminin dümdüz geçip gideceği bir alan gibi hayal ettik, böyle olamayacağını biliyor olmamıza rağmen.
Basit bir “bakkal hesabı” bu!
İnternette kolayca bulunabilecek hesaplara dayanıyor.
Başbakan’ın projeyi sunarken yaptırdığı animasyona bakıp ağzı peşin sulananların biraz bekleyip projenin fizibilitesini görmelerini öneririm.