Derinleştikçe derinleşiyor ama sonuç yok
BUGÜN itibariyle “Bülent Arınç’a suikast girişimi” olayında “üçüncü yıla” giriyoruz. Pastanın üzerine iki mum dikip, “nice yıllara” diye alkışlayacağımız bir yıldönümü değil bu.
Türkiye’yi derinden etkileyebilecek, son derece ciddi bir iddia vardı ve ikinci yılın sonunda gelebildiğimiz yer şu: “Soruşturma derinleşiyor”!
Olayla ilgili olarak tutuklanmaları istenen üç subayın mahkeme tarafından serbest bırakıldıklarını biliyoruz.
İddiaların araştırılması için Ankara’daki Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda bulunan iki kozmik odanın bir aya yakın bir süre boyunca yargıç tarafından arandığını da hatırlayalım.
Savcılar, aramayı yapan yargıç tarafından elde edilen belgeler üzerinde iki yıldır çalışıyor. Dün Milliyet’te Türker Karapınar’ın bununla ilgili haberinde şöyle bir cümle vardı:
“İki kozmik odada ele geçirilenler doğrultusunda son 60-70 yılın olaylarının tek tek incelendiği öğrenildi.”
İnceleme son 60-70 yılın olaylarına kadar derinleştiyse, “son iki yılın olayı” sınıfına sokabileceğimiz Arınç’a suikast iddiasıyla ilgili bir bilgiye ulaşılamadığını varsayabiliriz.
Eğer böyle bir şey ele geçmiş olsaydı, bununla ilgili bir işlem de yapılmış olurdu. İddianame yazılmasa bile en azından ilgili kişilerin tutuklandıklarını duyardık, böyle bir şey olmadı.
İki olasılık ortaya çıkıyor:
Ya birileri bu suikast işini örtbas etmeye çalışıyor ki bu kadar muvazzaf generalin bile tutuklu yargılandığı bir ülkede artık bunun mümkün olabileceğini zannetmiyorum.
Ya da boş yere yaygara yapıldı, ortada planlanmış bir suikast yoktu. Ama böyle bir iddianın durduk yerde ortaya atılmasının güçlüğü de ortada!
İktidarın gündem değiştirmek konusundaki ustalığını biliyoruz ama bu kadarı herhalde kolayca akla gelmezdi. Yoksa gelmiş miydi?
Sorun tam bir bilmeceye dönüşmüş bulunuyor.
Her gün her konuda aklına estiği gibi konuşan Bülent Arınç’tan bile bu konuda tek kelime çıkmıyor.
Bir yetkili açıklasa da hepimiz öğrensek, demokratik bir ülkede vatandaşların bilgi sahibi olma hakkından yararlansak iyi olmaz mı?
Devlet düzenimizin temel sorunu
BU ülkede gazete köşe yazarlığının kolay tarafı şu ki üzerine konuşulacak olay bitmiyor!
Gerçi hep aynı olayların tekrarlandığı bir tür Brezilya dizisinin içinde yaşıyoruz ve bu yüzden de hep aynı şeyleri yazıyoruz ama olsun.
Hep tekrarlanagelen sorunlarımızdan biri de vatandaşa karşı suç işleyen kamu görevlilerinin, amirleri ve yargı düzeni tarafından korunuyor olmaları.
Suç işleyen kamu görevlilerinin soruşturulması çoğu zaman mümkün olmuyor, çünkü amirleri yasaların verdiği koruma zırhını kullanmaktan kaçınmıyorlar.
Olay soruşturmadan kaçırılamayacak kadar büyükse de devreye mahkemeler giriyor, suçlu kamu görevlileri küçük cezalarla paçayı kurtarıyor.
Son örnek olayımız Radikal’de yayımlandı. İsmail Saymaz’ın haberine göre Tekirdağ Çorlu’da karakola sığınan bir kadını taciz eden polis amiri, meslekten ihraç cezası verilmesine rağmen görevine devam edebilmiş.
Bakmış ki bir şey olmuyor, karakola sığınan ikinci bir kadını da taciz etmiş, bu kez 3 yıla kadar hapis istemiyle mahkemeye sevk edilmiş. Mahkeme geçmiş siciline rağmen polis amirini “iyi halinden dolayı” 2 bin 500 lira para cezasına mahkûm edip, cezasını da beş taksite bölmüş!
Böyle bir düzende yargıya o hâkim olmuş, bu hâkim olmuş ne fark eder? Vatandaşın hakları korunmadıktan sonra!