Futbol Federasyonu kurulları ‘mahkeme’ değildir
Futbol Federasyonu, savcılıktan alacağı belgeleri özel bir odada inceleyecek. Bunun için federasyon binasında bir “kozmik oda” da hazırlanmış.
Emniyet’te bulunan belgelerin fotokopilerinin çekileceği ve bir savcının bunları tasnif edip ayıklayarak Federasyon’a teslim edeceği de bildiriliyor.
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar şöyle diyor:
“Belgeleri hem bizim hukukçularımız hem de Etik Kurul üyeleri inceleyecekler. Bununla ilgili güvenli bir oda sağladık. Kamera sistemi olan, parmak izi ile giriş çıkışı olan, tüm oradaki işlemlerin kayıt altına alınacağı bir sistem oluşturduk. Soruşturma gizli olduğu için belgelerin, bilgilerin dışarı çıkmaması lazım. Bu konuda gerekli güvenlik önlemlerini aldık.”
Gazetecilerin “Delillerin yeterliliğine nasıl kanaat getireceksiniz” sorusunu da “Ona biz kanaat getiremeyiz, hukukçular kanaat getirecek. Biz hukukçu değiliz. Etik Kurul’un vereceği kararı bekleyeceğiz. Biz bu rapor üzerinden kararımızı vereceğiz” diye yanıtlıyor.
Gerçekten ilginç bir hukuk düzenimiz var!
Hazırlık soruşturması gizli ama gazetelerde her gün boy boy bununla ilgili haberler yayımlanıyor.
Soruşturma dosyası gizli, sanıkların avukatlarına bile şu anda gösterilmiyor ama “ayıklanarak” Federasyon’a teslim edilebiliyor.
Ayıklama nasıl yapılacak, aleyhte olanlar kadar lehteki deliller de verilecek mi, bilemiyoruz.
Emniyet ve savcılık soruşturmanın gizliliği konusunda iyi bir sınav vermedi. Hatta kamuoyunda sanıklar aleyhine bir yargı oluşması için özel olarak çalıştığını bile söyleyebiliriz.
Mesela Şekip Mosturoğlu, “Teşvik parası gönderildiğini gazetelerden duydum” diyor, bu ifade basına “Teşvik gönderildiğini duydum” diye sızdırılıyor. Şimdi bu “ayıklamaya” nasıl güveneceğiz?
Bir örnek daha: Emniyet, Sivas’ta bir otomobilin bagajına konulan çantada şike parası olduğunu iddia ediyor. O gün orada bulunan tanıklardan Ertuğrul Özkök ise o çantada protokol biletleri olduğunu gördüğünü yazdı. Federasyon etik kurulu ve hukukçuları hangisini ciddiye alacak? O gün orada bulunan tanıkların ifadelerine de başvuracak mı?
Federasyon’un hukukçuları ve etik kurul bunları inceleyip karar verecek deniliyor. Kurul sanıkların aleyhine karar verirse bu, yargılamayı peşin olarak etkilemek olmayacak mı? Kurul “Şike yoktur” derse, mahkeme ne yapacak? Karar ne olursa olsun, mahkemenin iradesi peşin olarak kısıtlanmayacak mı?
Federasyon elbette şike ile ilgili kararını kendi etik kurulu aracılığıyla verebilirdi.
Bunun için hangi yolları izleyebileceği de belli. Hakem ve gözlemci raporlarını incelemek, maçları yeniden izlemek, davranışları kuşku uyandıran teknik direktör, yönetici ve futbolcuları sorgulamak gibi yollar.
Federasyon kurullarını mahkemenin yerine ikame etmek değil!
Nişasta bazlı şeker üretimi üzerine bir açıklama
GEÇEN gün Sağlık Bakanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte okullarda obeziteye karşı mücadele için bir program başlatacağı haberleri üzerine bir yazı yazmıştım. Okul kantinlerinde sadece fast food türü gıdaların değil, aşırı şeker içeren ambalajlı gıdaların satışının da kontrol altına alınması gerektiğini belirtmiştim.
Nişasta bazlı şeker üretimi kotalarının artmasına dikkat çekerek, bu üretimde GDO mısırının kullanılması olasılığının tehlikesine işaret etmiştim.
Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Başkanı Rint Akyüz’den bir açıklama aldım.
O açıklamadan konumuz ile ilgili bölümlerden satır başları şöyle:
Mısır şekerinin sağlık açısından sakıncalı olduğu iddiası doğru değildir. Pancar şekeri ile mısır şekeri arasında beslenme yönünden bir fark yoktur. Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu ve ABD İlaç Dairesi gibi kurumlar mısır şekeri ile ilgili olumsuz iddiaları doğrulamıyor. Hiçbir ülkede de mısır şekeri ya da pancar şekeri için sağlık açısından bir yasak bulunmuyor.
Biyogüvenlik Kanunu, ülkemizde GDO’lu mısır üretimini yasaklıyor. Türkiye’de nişasta ve glikoz üreticileri tamamen üretim faaliyetleri sırasında tamamen yerli mısır kullanmaktadır. Şeker Kanunu’nun Hammadde Yönetmeliği gereğince nişasta ve glikoz üreticileri GDO’lu ürün kullanmıyor ve üretmiyor. GDO’lu mısır ithalatı, yem sanayinin ihtiyaçları için yapılıyor.
Pancar üretimi ve pancar şekeri üretiminin azaldığı iddiası doğru değil. 2003 ile 2010 yılları arasında pancar ekim alanı yüzde 3, pancar üretimi yüzde 41, dekar başına pancar verimi yüzde 37, pancar şekeri satışı yüzde 34 artmış bulunuyor.
Dünyada glikoz üretiminde Türkiye hariç hiçbir ülkede kota uygulanmıyor.
Okuyucularımın bilgisine sunarım.