Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

İçişleri Bakanı’nın yapması gereken iş

YARGITAY, yasal telefon dinleme kayıtlarının soruşturmalarda nasıl kullanılacağına ilişkin önemli bir karar verdi.

İletişim tespit tutanakları bundan böyle sanıklara ayrı ayrı okunup her biri ile ilgili ne diyecekleri sorulacak. Ses kayıtları ile ilgili itiraz halinde ses analizleri yapılacak. Yani bir konuşmayı orasından burasından keserek “delil elde etmek” tarihe karışacak.

Yargıtay daha önce de yasal izleme kayıtlarının sadece savunma amacıyla kullanılabileceğini karar altına almıştı. Tek başına dinleme tutanakları zaten mahkûmiyet için yeterli delil kabul edilmiyordu.

Son yıllarda sadece telefon dinleme kayıtlarına dayanılarak açılan davaların çokluğu hakkında hepimizin bir fikri var.

Bu durum, suçu izlemek ve delilleri toplayarak suçluların cezalandırılmasını sağlamak ile görevli olanların işin kolayına kaçmalarının yolunu açıyordu.
Suç ile sanık arasındaki ilişkiyi somut, elle tutulur delillere bağlamak ihmal ediliyordu.

Bundan sonra polisin ve jandarmanın işi elbette daha zor olacak.

Ancak unutmamak gerekiyor ki, dünyanın öbür demokratik ülkelerinde suç nasıl takip ediliyorsa bizde de öyle takip edilebilmesinin şartlarını da yaratmak gerek.
Personelin daha iyi eğitilmesi, teknolojik olanaklarının geliştirilmesi, suçun takibinde bilimsel yöntemlerin daha çok kullanılmasının sağlanması gerekiyor.
İçişleri Bakanı’nın fırçayla, tuvalle, kalem-kâğıtla uğraşmak yerine mesaisini bu yönde kullanması gerekiyor.

Unutmayalım ki bu işin düzgün yapılması sadece adaletin doğru olarak gerçekleşmesine yardım eder.

Çift yumurta ikizleri nasıl ayrılacak?

SON günlerde PKK’nın yurtiçinde sığınak ve depo olarak kullandığı birçok yer imha edildi. Bunun sonucu olarak PKK militanlarının kışlık erzak, giyecek ve mühimmat temininde güçlükler çektiği, örgütün bu nedenle panik içinde olduğuna ilişkin haberler gazetelerde yayımlanıyor.

Dün Akşam’da da örgütün bu nedenle “içinde hain aradığı” ile ilgili ilginç bir haber vardı.

PKK, örgüt sığınaklarının birbiri ardına ele geçirilmesinin nedenini örgütün içinde bulunan hainlerin ihbarlarında arıyormuş.

Bu haberi okurken Türkler ile Kürtlerin nasıl çift yumurta ikizi olduklarını düşündüm.

Günlük yaşamımızdan tutun da, en önemli işlerimize kadar genellikle böyle düşünüyoruz.

Başımıza gelen bir şey nedeniyle hatayı kendimizde aramak yerine başkalarının hatalarını, ihanetlerini öne çıkarma eğilimi bu.

Akıllarına belli ki Türk güvenlik güçlerinin daha organize çalışmaya başlaması, işlerini daha iyi yapabiliyor olması gelmiyor.

Antropolog Ruth Benedict, araştırmaları sırasında büyüye inanan, zehirlemeyi âdet haline getirmiş bir toplumu tespit etmiş.

“Yeni Gine Dobuları” için kuşkuculuk en önde giden duygudur, başlarına gelen talihsizliklerin nedeni “kötü niyetli insanlar”dır.

Dobular hastalıkların nedeninin bile kötü büyü olduğuna inanırlar ve büyüyü yapan en yakınınızdaki kişi bile olabilir: Eşiniz, çocuklarınız, en yakın av arkadaşlarınız.

Dobuların temel ahlak görüşü bir kurban seçmek ve olanca kötülüğü onun üzerine salmaktan ibarettir. Benedict’in tespitiyle “Dobularda kuşkuculuk paranoya derecesine ulaşır”.

Ne dersiniz, acaba Dobular, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmek yerine kayıklara binip Yeni Gine’ye göç eden atalarımız mı?