HÜRRİYET

Köşk’te bir yemek daveti

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Hanım’ın, Çankaya Köşkü’ndeki aşçıların “hünkárbeğendiden başka bir şey bilmiyor olmalarından” yakındığını ve bu durumu düzeltmek için işlere el attığını hatırlayacaksınız.

Daha sonra, kahvaltıya çağrılan kalem erbabının, Hayrünnisa Hanım’ın ev sahibeliği yetenekleri ile ilgili olarak yazdıkları övgüleri da hatırlamanızı rica edeceğim.

Şimdi de Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani için Çankaya Köşkü’nde verilen davete katılan Cengiz Çandar’ın izlenimlerine göz atalım.

Önce servis ediliş sırasıyla yemeğin mönüsü: Etli yaprak sarma, peynirli puf böreği, karışık ızgara tabağı, mevsim salatası, karışık Türk tatlıları, çay ve kahve. Beyaz ve kırmızı şarap da isteyenlere servis edilmiş.

Abdullah Gül ve eşine özel bir karşıtlığı olmadığını bildiğimiz Çandar’ın yazdığına göre “etli yaprak sarma kalem pil inceliğinde, az sayıda ve yağı donmakta” imiş. Çandar, pufböreğinin, bugüne kadar hayatında yediği en kötü pufböreği olduğunu da belirtiyor. Karışık ızgara tabağında birkaç küçük ve soğumuş et parçası varmış.

Çandar, boğazına düşkün olan Talabani’nin (ki görüntüsü bu merakını inkár etmiyor) bu yemekten bir “istiskal” çıkartma olasılığının bulunduğunu bile yazıyor. Ki bana soracak olursanız böyle bir liste ve sıralama, kötü sunuş dışında da Türk mutfağı için bir istiskal olarak algılanır!

Yemek ile ilgili bu notları okuduğumda aklıma Çavuşesku’nun sarayında verilen bir davette üzerinde donmuş yağlar yüzen haşlanmış et yemeğini hatırladım ki Çandar da tesadüf aynı şeyi hatırlamış.

Çandar konunun siyasi magazin ile değil, 21. yüzyıl vizyonu ve 21. yüzyıl estetiği ile ilgili olduğunu da yazısında belirtiyor ki kendisine katılmamam mümkün değil.

Bence Hayrünnisa Hanım, bazı şeyleri bilmiyor olabileceği ihtimalini değerlendirip, bu konularda profesyonel bir destek almalı.

Yıpranmayı önlemek askerin elindeydi

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Devlet Bahçeli ve Deniz Baykal’ı hedef alan açıklamayı bizzat kendisinin yazdığını söyledi.

“Operasyonun başarısı gölgelendi, TSK’yı hedef alan karşısında beni bulur” dedi.

Demokratik bir ülkede, sınır ötesine yapılan ve birçok cana, yüklü bir harcamaya neden olan askeri operasyonların, siyasetçiler tarafından mercek altına alınmasını yadırgamamak gerek.

ABD ve İngiltere’de, Irak Savaşı’na karşı çıkan siyasetçilerin demeçlerine bakın, yapılan eleştirileri okuyun.

Orgeneral Büyükanıt’ın bu tepkiyi vermesinin asıl nedeni, böyle bir sorgulama alışkanlığının bizim ülkemizde olmaması.

Askerlere ilişkin ve askerlikle ilgili konuların bugüne kadar “siyaset üstü” olarak algılanmış olmasından kaynaklanıyor bu durum.

Bunun bir gün değişmesi gerekiyordu ve demek ki kısmet son Kuzey Irak operasyonunaymış diye düşünüyorum.

Bu yeni dönemde Genelkurmay Başkanı’nın hassasiyet gösterdiği konularda askerin yıpranmasını önlemek de elbette yine askerin kendi elinde.

Kamuoyunun, doğru ve zamanında bilgilendirilmesindeki gecikmeler ve ihmaller, harekátın sona erdiriliş biçim ve zamanlaması ile ilgili kuşkular uyandırdı.

Muhalefet partilerinin bunu sorgulamalarına da kimsenin gücenmemesi gerek.

Küstüm, sana araba yok!

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a yeni bir zırhlı otomobil alındı. İyi günlerde kullansın.

Prof. Dr. Özcan’a Devlet Mahallesi’nde bir de lojman tahsis edildi.

İşin ilginç tarafı eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’ten bunların esirgenmiş olmasıydı.

Devlet idaresinde adam kayırmanın, “benden değil” diye baktığı kamu görevlisini cezalandırmanın çıplak bir örneği.

Prof. Dr. Özcan, otomobil ve lojman tahsisi ile ilgili olarak şöyle diyor: “Daha önce karar verilmiş ama araları kötüleşince vazgeçilmiş, yapılmamış.”

Bilmem kaç yüzyıllık bir devlet geleneğinin, getirildiği nokta burası işte: Araları kötüleşmiş, vazgeçmişler!

Mahalle kadınları kavga ediyor sanki!

Maliye Bakanı’nın, Prof. Dr. Özcan için neden “sıkıyorsa istediğimiz gibi konuşmasın” dediğini daha iyi anlıyorum.

İstedikleri gibi davranırsan ev de var, zırhlı araba da.

Bu arada profesörlük unvanın yerlerde sürünüyormuş, ne gam!

Turkish man in New York!

BU günden itibaren önümüzdeki hafta başına kadar yurtdışında olacağım.

Yazılarıma bu süre içinde ara vermek zorundayım.

Değerli okuyucularımın iznini rica ediyorum.