Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bir gün sınıfa bir bakan girdi..

  Aşağıda okuyacağınız yazıyı Bedii Faik’in “Matbuat, Basın derkeen… Medya” isimli anılarının yeni yayımlanan 4. cildinden aktarıyorum.

Eminim birçok okuyucu, Cumhuriyet tarihimizin önde gelen bir gazetecisinin ve birçok önemli olayın canlı tanığının anılarını zaten okuyacaktır. Ama önce bu bölümü okumanızı özellikle istedim.
Aşağıda aktaracağım olay yaşandığında Bedii Faik, Kabataş Lisesi’nde yatılı öğrencidir. Devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in okula yaptığı bir teftiş gezisinde yaşananları anlatıyor.
“… Hasan Âli Yücel iki sıralı olmuş öğrencileri, yüzünde gerçekten tatlı bir tebessüm olduğu halde sağlı sollu selamlayarak aramızdan geçti ve müdürümüz Nuri Onur ve diğer hocalarla birlikte, öğrencilerin kullanması yasaklı, beyaz boyalı demir merdivenin tam kavsinde bir daha durup bizleri selamlayarak gözden kayboldu.

‘Gel bakalım 86 Hasan’
“Ve biz eski Acem özentisi deyimle bir ‘beyanı hoşamedi’nin tam bittiğini sanarak ilk dersimizdeydik ki, kapının vurulmasıyla coğrafya hocamız Saffet Bey’in ‘giriniz’ demesi üzerine kapıdan girenin Hasan Âli Yücel olduğunu görüp bir daha heyecanlandık.
“Bakan geldi geldi ve yerinden hiç kalkmayarak kendisine sadece, ‘Gel bakalım 86 Hasan’ diye hitap eden hocamızın önünde dikildi ve saygıyla elini öptükten sonra da, ‘Affediniz hocam’ dedi, dersinizi bölmek istemezdim.’
“Hayır… Hayır…” dedi Saffet Hoca, “Geç bakayım şöyle ilk sıralardan birine otur.”
“Hemen ön sıralardan birinde oturan arkadaşlar sıkıştılar ve bakan, çocukların yanına geçti, oturdu.

Unutulmaz sahne
“Bu sahneyi hiç mi hiç unutamam. Bu kadar detaylı anlatışımı da hoşgörmenizi isterim. Bir Milli Eğitim Bakanı.. Ona yerinden kalkmayarak, öğrencilikteki numarasıyla seslenen bir hoca… O hocanın elini saygıyla, gösteriş olsun diye değil, tam bir saygıyla öpen bakan, hocaya yer göstermesini dileyerek bakan bir bakan ve bakana kendisine karşı gösterdiği saygının içtenliğinden emin bir şefkatle bakan hoca…

Bakanlar da sever…
“Biz ki o tarihte yurtbilgisi derslerinde bakanların isimleri öğretilen bir tek parti düzeninin öğrencileriyiz.”
“… Böylesine taşlaşmış bir düzenin öğrencisi olarak ben, ne saklayayım bakanların da kalpleri olduğunu, duyguları, saygıları, sevgileri, coşkuları velhasıl pekâlâ ve rana insanlıkları olduğunu en çok, en çok Hasan Âli’nin tavrından algıladığımı söyleyebilirim.”
(…)

Nereden nereye…
Rahmetli babam Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde bir dönem meslek dersi (inşaat) öğretmenliği de yaptığı için çok Hasan Âli Yücel öyküsü dinlemişliğim var.
Bedii Faik’in anılarının bu bölümünden etkilenmiş olmamın bir nedeni bu da olabilir elbette..
Ama teftişe geldiği okulda öğretmenin kürsüdeki yerine oturan, kendisini kapıda karşılamadı diye hastane başhekimini azarlayan, yerel mülki amirleri makam masasının önünde esas duruşta tutan çok müfettiş, bakan, başbakan, devlet başkanı görmüşlüğüm de var..
Sanırım anıların bu bölümünün beni etkilemiş olmasının gerçek nedeni bu ikincisiydi.
Biz nereden nereye geldik, neden böyle olduk diye beni bir kez daha düşüncelere sevk etti.. Nur içinde yatsın.