MİLLİYET

Basit çekişmeler güveni zedeler

 Medeni bir ülkede, herkesin huzur içinde yaşamasının tek bir garantisi vardır: Bağımsız yargı.

Eğer bir ülkede adalet dağıtan yargı kurumları düzgün işliyorsa, oralarda torpil, para, siyasi görüş, cemaatçilik gibi faktörler etkin olamıyorsa huzur içinde yaşayabilirsiniz.
Bilirsiniz ki, hangi nedenle olursa olsun bir haksızlıkla karşılaşırsanız yargı vardır, o adaleti sağlar, mağduriyetinizi giderir…

Hep savundum
Bu inancım nedeniyle meslek yaşamım boyunca yargıya karşı her zaman saygılı olmaya ve yargının mutlak bağımsızlığını savunmaya gayret ettim.
Hâkimlerin ve savcıların zor koşullar altında görev yaptıklarını, türlü olanaksızlıklar ve düşük maaşlara rağmen adaleti sağlamaya çalıştıklarını hiç aklımdan çıkarmadım.
Bugün bu yazıyı yazıyor olmamın nedeni de adalet kurumlarına duyduğum bu saygıdır.

Bir türlü sonuçlanmadı
Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı’nın emekli olması üzerine 24 Mart Pazartesi günü seçimler başladı.
Üçüncü turdan itibaren üç adaydan en çok oy alan ikisi arasında sürdürülen başkanlık seçimi o tarihten beri sonuçlandırılamıyor.
Dün seçimin 97 ve 98’inci turları yapıldı.
Adaylardan birinin seçilebilmesi için, 250 üyenin en az 126’sının oyunu alması gerekiyor.
Başkanlığa aday olan iki yargıcı da ismen tanıyorum. Her iki aday da daha önce Yargıtay üyesi olmaya layık görüldüklerine göre, başkanlığa da layık olacak hukukçulardır diye düşünüyorum.
İki aday seçimden birlikte çekilmedikleri sürece yeni bir adayın ortaya çıkması da mümkün değil ve adaylardan birinin çekilme teklifi, diğerince uygun görülmedi.
Olabilir, yarışa giren bir adayın çekilme kararı vermesi sadece kendi vicdanıyla ilgilidir, bununla ilgili yorum yapamayız.

Yaralayıcı tablo
Dün yapılan 97’nci turda 37 boş ve 17 geçersiz oy vardı. 98’inci turda ise 33 boş, 17 geçersiz oy kullanıldı.
Daha önce gazetelere yansıyan haberlerde geçersiz oyların arasında Bülent Ersoy gibi şarkıcıların ve başka bazı ünlü kişilerin isimlerinin yazılı olduğunu okumuştum.
Ortadaki bu tablonun çirkin bir görüntü olduğunu düşünüyorum.
Yargıtay’ın manevi kişiliğini zedeleyici, seçime giren yargıçları kırıcı ve oy kullanan yargıçları yaralayıcı bir tablo…
Sonuç olarak hepimizin yargıya olan güvenini sarsıcı bir görüntü…
Kendisine bir daire başkanı seçerken cumhuriyetin öteki bütün kurumlarına örnek olması gereken bir kurumun düşürüldüğü bu durumdan, hepimizden önce ömürlerini yargının bağımsızlığına ve güvenilirliğine adayan yargı mensupları rahatsız olmalıydı.

Uzlaşma yerine çatışma
Ancak uzayıp giden turlar, atılan boş ve geçersiz oylar, uzlaşma yerine çatışmanın tercih edildiğini ortaya koyuyor.
İnsanın aklına en üst yargı kuruluşunda bile ikiliklerin, gruplaşmaların, basit çekişmelerin etkili olduğu düşüncesi geliyor ki yargıya sık sık işi düşen bir vatandaş olarak bu tablodan endişe duyuyorum.

Çirkinlik yerine erdem
Evet, başkanın seçilememesi, kurumun görevlerini yerine getirmesini etkilemiyor, işler yine de yürüyor ve adalet sağlanıyor… Ama bu gerçek, seçimdeki tablonun uygunsuzluğunu değiştirmiyor.
Her kurumun üyesi, kendi içinde bulunduğu kurumun saygınlığını korumakla da yükümlüdür.
Değerli yargıçlarımızın çatışmanın çirkin görüntüsü yerine, uzlaşmanın erdemini tercih edeceklerine inanmak istiyorum.