Bugün devrim yapanlar geçmişte Akayev'in yakın çevresindeydi
Kırgızistan diye bir ülkenin varlığından ilk haberim olduğunda sanıyorum 9 – 10 yaşlarındaydım.
Suat Yalaz’ın dünya çizgi romanlar tarihine geçecek eseri Karaoğlan’ın da sıkı bir takipçisiydim..
Kırgızistan ve Kırgızlardan o çizgi roman nedeniyle haberim oldu.
Meraklı bir çocuktum, oturdum ansiklopedilerden o ülke hakkındaki her şeyi okudum.
Tanrı Dağları’nı, muazzam bir krater gölü olan Issık Kul’u (Sıcak Göl anlamına geliyor), Kırgızlar ile akraba olduğumuzu o yıllarda öğrendim.
Bağımsızlığın hemen ardından gittiğim eski Sovyet cumhuriyetlerinden birisi de Kırgızistan’dı.
Daha sonra bir arkadaşımla birlikte orada küçük çaplı bir yayıncılık denememiz bile oldu.
Para kazanamadık ama benim için çok daha önemlisini kazandık: Dostlar.. Türk, Kırgız, Ahıskalı, Kazak, Azeri, Ermeni dostlar..
Orta Asya’nın İsviçre’si
Hafızası güçlü ve dikkatli bir Türk-ün kısa süre orada kaldığında Kırgızcayı iyi konuşamasa bile anlayabildiğine tanık oldum.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından serbest piyasa ekonomisine geçişte en başarılı olan Orta Asya ülkesi de Kırgızistan’dır.
Bu yönüyle ve biraz da ülkenin fiziki doğal koşullarının etkisiyle “Orta Asya’nın İsviçre’si” yakıştırması yapılır..
Bölge ülkelerinden farklı olarak serbest para rejimi uygulanır.
Zengin bir kültürel yaşamı vardır. Türkiye’de de çok iyi tanınan yazar Cengiz Aytmatov, Kırgız’dır.
Halkın eğitim düzeyi yüksektir. Cebinde yiyecek ekmek parası olmayan insanların sokaklarda bir gölgeliğe çömelip kitap okuduklarını görür ve bir Türk olarak en çok da bu manzaraya şaşırırsınız.
Demirel çok önemsedi
Türkiye ve özellikle İstanbul, bütün “Türkik” ülkelerde olduğu gibi Kırgızlar için de önemlidir.
Ancak Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri hiçbir zaman gerçekçi bir politika üzerinde gelişmemiştir.
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, görevde bulunduğu süre içinde Türkiye ile Orta Asya ülkelerinin iyi ilişkiler kurması gerektiğine inandı. Çok uzun bir süre bunu kendi kişisel politikası olarak yürüttü.. Oralarda da hep “Süleyman Abi” olarak tanındı, sevildi..
Türkiye ile Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki sağlıklı bir ilişkinin karşılıklı ekonomik çıkarlar üzerinde kurulabileceğini tespit etmişti ve bunun için çoğu kez neredeyse tek başına çaba gösterdi.
Onun görev süresini doldurmasından sonra Türkiye’nin bölge ile ilişkileri de günlük siyasi kaygılar arasında eski önemini yitirdi.
Bugün Türkiye’nin nasıl bir Orta Asya politikası olduğunu eminim ki Dışişleri’ndeki birkaç diplomat dışında kimse bilmiyor, ilgilenmiyor..
Bekleyip göreceğiz
Kırgızistan, dün itibariyle tarihinde önemli bir dönemece daha giriyor.
Bu yazıyı yazdığım saatlerde Devlet Başkanı Akayev ve ailesinin Kazakistan’a kaçtıkları ileri sürülüyordu.
Kırgızistan’da gerçekleşen “devrim” hiç kuşku yok, daha önce Gürcistan ve Ukrayna’da olduğu gibi ülkenin demokratikleşmesi yolunda bir ileri adımın atılmasını sağlayacak.
Ancak unutmamak gerekiyor ki, bugün muhalefet hareketinin önemli simaları, geçmişte Akayev’in yakın çevresindeydiler. Benzer siyasi görüşlere sahip, benzer ekonomik çıkarlar peşinde koşan insanlardan söz ediyorum..
O nedenle işlerin nasıl gelişeceğini biraz daha bekleyip görmek gerekecek..
‘Bir Atatürk lazım’
Bugün Dışişleri Bakanı olan Askar Aytmatov ile eğitimini tamamlayıp Bişkek’e yeni döndüğünde görüşmüştüm.
Bana Kırgızistan için ideal olanın Türkiye gibi “tedrici bir demokratikleşme” olduğunu düşündüğünü söylemişti.. “Bir Atatürk de bize lazım” demişti..
Diliyorum ki kargaşa ortamı çok geçmeden yatışır, demokratik seçimler yapılır ve Kırgızistan halklarının “makus talihini” yenecek bir lider ortaya çıkabilir..